Ìíîãî ìîë÷èò â ìîåé ïàìÿòè íåæíîãî… Äåòñòâî îòêëèêíåòñÿ ãîëîñîì Áðåæíåâà… Ìèã… ìîë÷àëèâûé, òû ìîé, èñòóêàíèùå… Ïðîâîçãëàñèò,- äàðàõèå òàâàðèùùè… Ñòàíåò ñåêóíäîé, ìèíóòîþ, ãîäîì ëè… Ãðîõíåò êóðàíòàìè, âûñòóïèò ïîòîì è… ×åðåç ñàëþòû… Óðà òðîåêðàòíîå… ß ïîêà÷óñÿ äîðîãîé îáðàòíîþ. Ìÿ÷èêîì, ëåíòî÷êîé, êîòèêîì, ï¸ñèêîì… Êàëåéäîñêîïîì çàêðÓæèò êîë¸ñèêî,

Kahvenin hikayesi

kahvenin-hikayesi
Àâòîð:
Òèï:Êíèãà
Öåíà:183.40 ðóá.
ßçûê: Òóðåöêèé
Ïðîñìîòðû: 18
Ñêà÷àòü îçíàêîìèòåëüíûé ôðàãìåíò
ÊÓÏÈÒÜ È ÑÊÀ×ÀÒÜ ÇÀ: 183.40 ðóá. ×ÒÎ ÊÀ×ÀÒÜ è ÊÀÊ ×ÈÒÀÒÜ
Kahvenin hikayesi Stewart Lee Allen “Gurmeler, kahve ba??ml?lar?, antropologlar ve e?lenceli macera hik?yelerini seven herkes bu kitab? mutlaka okumal?.” –Anthony Bourdain Mutfak S?rlar?’n?n yazar?, d?nyaca ?nl? ?ef Kahve, ger?ekten de tarihi y?nlendiren bir madde mi? Nerede do?du, hangi yollardan ge?erek bize geldi? Bat? medeniyeti, ayd?nlanmas?n? kahveye mi bor?lu? Stewart Lee Allen, bu ?arp?c? sorular?n yan?t?n? bulmak i?in kafein dolu bir maceraya at?l?yor. Sekiz y?z y?l ?nce kahvenin ilk kez ekildi?i G?ney Yemen’in k?ylerinden, Nobel ?d?ll? iki Hintlinin kahve i?mek i?in u?rad?klar? ma?ara benzeri kahvehaneye… Frans?z ?htilali’nin ba?lad??? Paris salonlar? ve kafelerinden, Amerika’n?n yol kenar? lokantalar?na… Kahvenin izinde d?nyan?n d?rtte ???n? gezen Allen, kahvenin tarihini edebi bir tatla anlat?yor. “Okuyucuyu al?p eski Etiyopya e?k?yalar?na, Parisli garsonlara ve T?rkiye’den Brezilya’ya ho? rayihal? kahvehanelere g?t?r?yor. Son damlas?na kadar g?zel!” –Mort Rosenblum Stewart Lee Allen Kahvenin Hik?yesi “Stewart Lee Allen, adeta bir Hunter S. Thompson ?slubuyla kahvenin pe?ine d???yor ve bizi o b?y?l? ?ekirde?in d?nyas?na do?ru vah?i, kafeinli ve s?rad??? bir gezintiye ??kart?yor. D?zyaz? ?eklinde, alayc? ve cesur bir dille kaleme ald??? kitab? okuyucuyu ho?nut ediyor, afallat?yor, e?lendiriyor ve bilgilendiriyor.”     -Mark Pendergrast Uncommon Grounds: The History of Coffee and How it Transformed Our World’?n yazar? “Enfes! Olduk?a ayd?nlat?c? bir kitap. Allen, e?lendirici gezi g?nl???yle kar???k harikulade bir ara?t?rmac?l?k ?rne?i sergilemi?.”     -The List “Her a??dan e?lendirici, s?r?kleyici ve son derece komik. Kahve tiryakileri ve seyahatseverlerin muhakkak okumas? gereken bir kitap.”     -Kirkus Reviews “M?thi? bir kitap! ?ok e?lenceli. Eskimolar kar i?in ne kadar ?ok kelime kullanm??sa, Allen’?n da kahve i?in o kadar ?ok kelimesi var. Sabah i?ti?im kahveye bir daha asla ayn? g?zle bakmayaca??m.”     -Jeff Greenwald The Size of the World’?n yazar? “?lgi ?ekici ve s?rad???. Allen’?n espressolu yolculu?u, kahvenin d?nya tarihindeki rol?yle ilgili heyecanland?r?c? bir ?al??ma sunuyor. Kitap, patlak g?zl? bir kafein delisinin kahveyi co?kulu bir ?ekilde ?vmesi ve ger?ek bir tad?mc?n?n bilgili g?zlemleri aras?ndaki dengeyi bulmaya ?al???yor.”     -Publishers Weekly “Stewart Allen’?n, kahvenin insanl?k k?lt?r? ?zerindeki tarihi etkileri hakk?nda yapt??? ara?t?rma, bitkiler ve ila?lar?n, k?lt?rler ve insanlar?n olu?turdu?u kurumlar?n evrimini nas?l ?ekillendirdi?ine ve y?nlendirdi?ine bir kez daha a??kl?k getiriyor. Okumas? son derece keyifli!”     -Terence McKenna Plants of the Gods’?n yazar? “Otobiyografi, gezi g?nl??? ve sosyal tarihin olduk?a e?lenceli bir kar???m?… ?yi ara?t?r?lm?? ve ustaca yorumlanm??, g?n?m?ze uygun, son moda bir gezi yaz?s?.”     The Bookseller Anneme… Giri?: ?lk Fincan Haz?rlan??? bir sanat, bu y?zden onu i?i?imiz de sanat olmal?.     Abd el Kader (on alt?nc? y?zy?l) Nairobi, Kenya 1988 “ET?YOPYA G?B?S? YOK,” derken Bill’in g?zlerinin i?i parl?yordu. “Afrika’daki en iyi yemekler burada, dostum. Ah, bir de Etiyopyal? k?zlar…” “K?zlar? bu i?e kar??t?rma ?imdi,” dedim. Do?u Londral? bir tesisat?? ve Budist bir ke?i? olan Bill, kafay? bana bir k?z bulmaya takm??t?; ancak densizin tekiydi. Onun t?m bu ??p?atanl?k ?abalar?, s?rekli “A?k istiyorum, a?k!” diye ba??ran, iki kat?m kadar iri Kenyal? bir hayat kad?n?n? savu?turmamla sonlanm??t?. “K?zlar? bu i?e kar??t?rma,” diye tekrarlad?m; d???nd?k?e t?ylerim ?rperiyordu. “Akl?ndan bile ge?irme.” “Onlar? d?zmek zorunda de?ilsin ki…” Bana en sevimli ve pis bak???n? atarak “Ama isteyeceksin,” dedi. “Bu konuda ger?ekten ??pheliyim.” “Bir de buna yok mu, aah ah! D?nyan?n en iyi bunas?.” “Buna m?? O da ne?” “Kahve,” dedi. “Etiyopya kahvesi.” B?ylece ne yapaca??m?z belli olmu?tu. ??le yeme?i i?in Etiyopya’ya do?ru yola koyulduk. Kenya’n?n kuzeyinde otob?s seferleri ?ok seyrektir, bu y?zden otostop ?ekerek gazl? i?ecek ta??yan k?l?st?r bir “Tata” marka kamyonun arkas?na atlad?k. Ku? u?maz kervan ge?mez yerlerden ge?erken d??ar?da g?ne?ten kararm?? kayalar ve kurumu? otlardan ba?ka neredeyse hi?bir ?ey g?rmedi?imiz yirmi saatlik ?ss?z bir yolculuk yapt?k. Medeniyete dair tek iz, makineli t?fekle delik de?ik edilmi? otob?slerin yol kenar?ndaki kal?nt?lar?yd?. E?k?yalar konusunda pek kayg?lanm?yorduk (bulundu?umuz ara?ta silahl? iki muhaf?z vard?), ancak yolculu?umuzun yedinci saatinde, daha ?nce bizi araca almay? teklif eden, fakat bizim reddetti?imiz kamyonun yan?ndan ge?tik. Yol asfalts?z oldu?u i?in kamyonun aks? ikiye ayr?lm??t?; bu da kamyonun takla atmas?na, s?r?c? ve yolcular?n yar?s?n?n ?lmesine sebep olmu?tu. Kazadan tek sa? ??kanlar, ?zerlerinde geleneksel giysileri olan, takt?klar? k?pe benzeri aksesuarlar y?z?nden kulak memeleri sarkm?? iki metrelik Masai sava???lar?yd?. ?ylece dikilmi? a?l?yorlar ve ellerindeki m?zraklar? g?ky?z?ne do?ru sall?yorlard?. Masailerden biriyse k?r?lm?? bir y???n Pepsi ?i?esi alt?nda ezilerek ?lm??t?. Etiyopya’ya vard???m?zda s?n?r kap?s? kapal?yd?. S?n?rda bulunan tek n?bet?i askerin mizac? dostane, fakat ayn? zamanda sertti. Yabanc?lar?n Etiyopya’ya girmesine izin verilmiyordu. Bill kim oldu?umuzu ve neden geldi?imizi a??klad?. Etiyopya’ya girmek istemedi?imizi, sadece, yar?s? Etiyopya’da olan Moyale kasabas?n? ziyaret etmek istedi?imizi belirtti. Tabii ki Bill’e g?re bunda bir sorun yoktu, de?il mi? N?bet?i durup d???nd?. “Do?ru,” dedi, yabanc?lar?n Moyale’i g?n?birlik ziyaret etmelerine izin veriliyordu. Sonra ba??n? sallad?. “Ancak pazar g?nleri de?il.” Bize Etiyopya’n?n H?ristiyan bir ?lke oldu?unu hat?rlatt?. Bill ba?ka bir yol denedi. N?bet?i askere Moyale’de bir turist pansiyonu olup olmad???n? sordu. Asker bir pansiyon bulundu?unu s?yledi ve oraya gitmek isteyip istemedi?imizi sordu. Bill, Etiyopya dilinin evet anlam?na gelen o h?r?lt?l? ifadesini kullanarak “Awo,” diye yan?tlad?. “Tamam o zaman,” dedi bek?i. “D?md?z gidin ve sola d?n?n.” Devlet otelleri her zaman pahal? oldu?undan, yerel bir restoran -toprak zeminli ve dam? samanla ?rt?l?, tabiri caizse bir baraka-bulduk. Yemekleri harikayd?: doro wat (ek?imi? tereya??yla yap?lan baharatl? tavuk g?veci), injera (mayal? krep) ve tej (bal ?arab?). Sonra da kahve. Avrupal?lar h?l? kahvalt?da bira i?erken Etiyopyal?lar kahve i?iyordu ve y?zy?llar ge?erken bir kahve seremonisi ortaya ??km??t?. ?nce, ye?il kahve ?ekirdekleri masada kavrulur. Sonra garson kad?n, duman? ?st?nde kahve ?ekirdeklerini herkese ikram eder, b?ylece her bir konuk aroman?n tad?n? ??karabilir. Arkada?l??a dair ??kran benzeri ya da ?vg? dolu s?zler s?ylenir ve kahvenin ?ekirdekleri dibekte ???t?ld?kten sonra demlenir. Restoran sahibi o g?n bizim kahvemizi i?te bu ?ekilde haz?rlam??t? ve o g?nden sonra bu seremoniyi defalarca g?rm?? olsam da, hi?biri bende o g?nk? kadar g?zel bir his uyand?rmad?. Restoran sahibi; uzun boylu, zarif ve b?y?leyici g?zellikte, tipik bir Etiyopyal?yd?. B?r?nd??? turuncu ve mor ?allar, az ???k alan bu kul?bede parl?yordu. Zencefil benzeri bitkilerin taze filizleriyle birlikte kulpsuz ufak kahve fincan?nda servis edilen kahve ise m?kemmeldi. Bir saate kadar s?rebilen bu ger?ek seremonide ?? fincan kahve i?meniz gerekir: Abole-Berke-Sostga, bir-iki-??, dostlu?a! Ne yaz?k ki restoran sahibinin her birimize sadece bir fincan kahve ikram edecek kadar kahve ?ekirde?i vard?. Ertesi g?n daha fazla kahve ?ekirde?i olaca??n?, bu nedenle tekrar gelmemizi s?yledi. Ak?am vaktinde ba?layan soka?a ??kma yasa?? yakla??yordu, bundan dolay? aceleyle s?n?r?n Kenya taraf?na d?nd?k. Ancak ertesi g?n n?bet?i askerler tekrar Etiyopya’ya girmemize izin vermedi. S?n?rda saatlerce tart??t?k; fakat ne mant?kl? gerek?elerimiz ne de r??vet, s?z? verilen o ikinci fincan i?in bizi tekrar Etiyopya’ya almalar? konusunda onlar? ikna edebildi. Sonraki on y?l boyunca Etiyopya par?aland?. Milyonlarca insan k?tl?ktan ?lm??, i? sava? patlak vermi? ve sonunda ?lke ikiye b?l?nm??t?. Hayat?m bundan daha k?t? olamazd?. D?rt k?tada ve on bir ?ehirde ya?am??, bazen bir y?lda be? kez yer de?i?tirmi?tim. Bu durumu katlan?labilir hale getiren tek ?ey, otuz be? ya??nda biri olarak her ?eyi b?rak?p geri d?nebilece?imi bilmemdi. Dilimden d???rmedi?im gibi, hi? d?nmemek ?zere bir y?r?y??e ??kabilirdim. Bunu pasif agresif bir can?na susama durumu olarak d???n?n. Bir Budist ?zentisi olsayd?m, bunun bir “yabanc?la?ma” iste?i oldu?unu iddia edebilirdim. Bense ?ans eseri ???k olmu? (can?na susaman?n ba?ka bir t?r?) ve evlenmek i?in Avustralya’ya gitmi?tim. ?zah edilemeyecek kadar karma??k; ama bu plan, Kalk?ta’da Rahibe Teresa’n?n ad?n? ta??yan ve ?lmek ?zere olanlar?n b?rak?ld??? bir bak?mevinde ?al??mamla sonland?. Kalk?ta d?nyan?n en g?zel ?ehri; dayan?lmaz ?st?raplar, ukalal?k, hay?rseverlik, zek? ve a?g?zl?l?k, g?n?n yirmi d?rt saati, yan yana, y?z y?ze ya?ar gider burada. Kar?? caddedeki ?ocuklar tertemiz beyaz okul ?niformalar?yla kroket oynay?p e?lence ???l?klar? atarken, bindi?im otob?steki bir kad?n?n a?l?ktan ?l???n? izlemi?, iki blok geride ise bir kad?n?n ?amurlu bir g?lete boynuna kadar girdi?ini ve odaklanm?? bir ?ekilde g?ne?e do?ru dua etti?ini g?rm??t?m. Kalk?ta ayr?ca kitap kurtlar?n?n ?ok sevdi?i bir yer; ?ehrin saymakla bitmez sahaflar?ndan birinde dola??rken ilgin? bir elyazmas? dini kitaba denk geldi?im yer de buras?yd?. Yaz?lar hi? de okunakl? de?ildi; Hint yar?madas?n?n tekd?ze ?ngilizcesi ile yaz?lm??, eski bir zamana ait oldu?u garip bir ?ekilde belli olan bir metindi. Kitab?n kapa?? uzun zaman ?nce ??r?m?? oldu?u i?in kitab?n ismine dair hi?bir fikrim yok. San?r?m bu kitap tipik bir konuyu ele al?yordu, Bat?’n?n beslenme al??kanl?klar?ndaki dengesizliklerin Toprak Ana’y? tahrip etmeye can atan bir hiperaktif sosyopatlar ?rk?n?n ortaya ??kmas?na sebep oldu?unu dile getiren bir ba?ka Hint z?rvas?yd?. Kitap ?o?unlukla et yiyenleri (Hindular vejetaryendir) ve (kutsal hayvan olan) inekleri ?ld?renleri ele?tiriyordu. Fakat as?l g?z?me ?arpan, “Afrika’daki karanl?k ve ?eytani ?ekirdeklerin” fenal?klar?ndan yak?nan b?l?md?. S?yledikleri a?a?? yukar? ??yleydi: Okuyucuya soruyorum: Bu k?tada ya?ayan kara derili vah?ilerin tanr?lar?na canl? kurbanlar sunmadan ?nce kahve ?ekirdeklerini nas?l yediklerinin anlat?lmas? ?a??lacak bir ?ey mi? O ac? i?ece?in nefsimiz ?zerindeki zararl? ve k?t?c?l etkisini anlamak i?in Bat?’n?n ba??ml?l?k derecesinde kahve i?en toplumlar?n?, Do?u’nun bar??sever ?ay tiryakileriyle k?yaslamam?z yeterlidir. “Ne yersen osun” diyen kafadan kontak tipler Kaliforniya’da oldu?u gibi Hindistan’da da yayg?nd?r. Ancak beni as?l sarsan ?ey, bu kitap ve Vietnam’?n ba?kenti Hanoi’de ?ans eseri denk geldi?im on sekizinci y?zy?lda yaz?lm?? Frans?zca bir kitap aras?ndaki z?tl?kt?. Mon Journal isimli kitap, sosyal ele?tirmen ve tarih?i Jules Michelet taraf?ndan yaz?lm??t?. Michelet bu kitapta, ayd?nlanm?? Bat? medeniyetinin do?u?unu ?ncelikli olarak Avrupa’n?n kahve i?en bir toplum haline gelmi? olmas?na ba?lar: “??phesiz ki, yarat?c? fikirlerin bu ?l??de artm?? olmas?n?n alt?nda yatan sebep, k?smen yeni al??kanl?klar yaratm?? ve hatta insan do?as?n? de?i?tirmi? olan o b?y?k olay, yani kahvenin ortaya ??k???d?r.” O zamanlar, Bat? medeniyetinin do?u?unu bir fincan espresso-ya ba?laman?n ne kadar da Frans?zvari oldu?unu d???n?yordum. Ancak Michelet’nin ?ne s?rd??? fikir, baz? yiyeceklerin daha ?nce hi? akla gelmeyen ?ekillerde tarihi etkilemi? oldu?una i?aret eden modern ara?t?rmalarla ilgin? bir ?ekilde paralellik g?stermektedir. Etnobotanik uzmanlar?, yak?n bir zamanda, baz? mantarlar? yemenin beyin fonksiyonlar?n? de?i?tirebilece?ine dair bir teori ortaya koymu?lard?r. Baz?lar? da, Mayalar?n tasvir ettikleri kutsal jaguarlar?n, asl?nda yenildi?inde sanr?lara sebep olan kurba?alar oldu?unu ve tam da bu y?zden rahipler taraf?ndan ?ok?a t?ketildi?ini s?ylemi?tir. Son zamanlarda yap?lan ara?t?rmalar, firavunlar?n kutsal menek?esinin sarho? edici g??lerinden dolay? tanr?sal say?ld???n? g?stermektedir. Elbette t?m bu g?dalar ba??ml?l?k yapar. Tabii ki kahve de ?yle. Bundan eminim, ??nk? ben de bir ba??ml?y?m. Belki de Michelet ?nemli bir ?eyi ke?fetmek ?zereydi. Avrupal?lar kahve i?meye ne zaman ba?lam??lard? ve kahve onlar?n hayat?nda neyin yerini alm??t?? En ufak bir fikrim yoktu. Cevab? bulmak i?in d?nyan?n d?rtte ???n?, yani yakla??k olarak otuz iki bin kilometreyi trenle, Arap yelkenlisiyle, ?ek?ekle, kargo gemisiyle, en sonunda da bir e?ekle katedece?im akl?m?n ucundan bile ge?mezdi. ?u an bu sayfay? kaleme al?rken bile yazd?klar?m?n ne i?e yarayaca??n? bilmiyorum. Bazen yazd?klar?m, kahve ba??ml?s? birinin sa?mal?klar?na benziyor; bazen de, tamamen g?venilir bir ?al??maym?? gibi g?r?n?yor. Tek bildi?im ?ey, Michelet’nin ?ne s?rd??? ?eyi kan?tlayacak delilleri aramaya ba?lamak i?in en uygun yerin, iki bin y?ldan daha uzun bir zaman ?nce kahvenin ilk kez bulundu?u ve on y?ld?r tekrar gitmeyi bekledi?im ?lkenin topraklar? oldu?uydu. Art?k Etiyopya’ya do?ru yola koyulup o ikinci fincan? i?me zaman? gelmi?ti. 1 Cehennemde Bir Mevsim Abole, Berke, Sostga – bir, iki, ?? fincan ve sonsuza dek arkada??z.     Addis Ababa’daki doland?r?c? Harar, Etiyopya “RAM-BO’YU SEVER M?S?N?” Bana bu soruyu soran, beyaz kilden bir duvar?n g?lgesinde ??melmi? s?r?m gibi bir Afrikal? Arapt?. Keskin bak??lar?, bir tutam b?y??? ve ba??na dolad??? beyaz bir sar??? vard?. Yani akl?n?zda canlanan tipten bir Sylvester Stallone hayran? de?ildi. “Rambo?” diye tekrarlayarak ne demek istedi?ini anlamaya ?al??t?m. Kafas?n? a?a?? yukar? sallayarak onaylad?. “Ram-bo.” Kirli giysisinin ete?ini, yerdeki toz topra?a de?mesin diye d?zeltti. B?y?k bir kay?ts?zl?kla “Rambo,” diye tekrarlad?. “Farangi.” “Rambo hayran? m?s?n ger?ekten?” diye sordum. ?a??rm??t?m, sonu?ta Charles Bronson Kalk?ta’da daha pop?lerdi. Rambo’yu anlamas? i?in paz?lar?m? s?kt?m. “Hayran? m?s?n?” Adam bana tiksinerek bakt?. Fakat “Ram-bo” diye tekrarlamaya devam ediyordu. “Ram-boo, Ram-boooo. Gitmek? Sevmek?” “?stemiyorum,” dedim oradan uzakla??rken. “Sevmiyorum.” Etiyopya’n?n ba?kenti Addis Ababa’da ba?lad???m yirmi d?rt saatlik yorucu tren yolculu?unun ard?ndan Etiyopya da?lar?nda eski bir ?ehir olan Harar’a varm??t?m. Harar’? daha ?imdiden sevmi?tim. D?neme?li yollar?nda arabalar ve h?rs?zlar pek g?r?lm?yordu. Addis’e k?yasla ?ok daha ferah bir yerdi buras?, orada yankesiciler adeta sinekler gibi ba??ma ????m?? ve d??ar? ??kt???m tek ak?amda, “dostluk ad?na d?zenlenen bir kahve seremonisi”nin ard?ndan beni soymaya kalkm??lard?. Kire? badanal? kerpi? evleri ve k?zlar?n giydikleri ?ingene k?yafetleriyle Harar’?n Araplara ?zg? dokusu da ho?uma gitmi?ti. Burada kar??la?t???m tek doland?r?c? Rambo Adam olmu?tu ve onun da kendince hakl? sebepleri var gibi g?r?n?yordu. G?zel bir kafe buldum ve g?lgede bir masa kapt?m. Olduk?a ufak bir bardakta servis edilen yo?un ve sade kahve, elle ?al??an eski bir espresso makinesinde demlenmi?ti. Kahveyi kahve yapan aromas?n?n ve tad?n?n yo?unlu?udur ve i?ti?im kahve bu a??dan olduk?a ?a??rt?c?yd?. Bu da, Etiyopya’da yayg?n olan tavada kahve kavurma tekni?inden kaynaklanan k???k yan?klarla ili?kilendirdi?im bir ?zellikti. Harar’?n kahve ?ekirdekleri Jamaika ve Yemen’in-kilerden sonra ikinci s?rada olup d?nyan?n en iyileri aras?ndad?r; ancak bu kahve… Yerel kahve ?ekirdeklerinin b?lgeye Zaire’den ka?ak olarak getirilen Robusta ?ekirdekleriyle kar??t?r?lm?? olabilece?inden ku?kulanm??t?m; ??nk? hem kreman?n k?p??? (burada wesh deniyor) m?kemmeldi hem de bir fincan i?tikten sonra yerimde duramaz hale gelmi?tim. ?kinci fincan? sipari? ettim. Rambo Adam yolun kar??s?ndan beni s?zerek geldi. G?z g?ze geldik. Omuz silkti ve bir ?eyler ima etmek istercesine ellerini kald?rd?. Bense ka?lar?m? ?att?m. Harar, eski Afrika uygarl?klar?n?n efsanevi ?ehirlerinden biridir. Y?zy?llar boyunca yabanc?lara kapal?yd?; ??nk? M?sl?man bir evliya, bir gayrim?slimin etraf? duvarlarla ?evrili Harar’a girmesiyle ?ehrin y?k?laca??na dair bir kehanette bulunmu?tu. ?ehre girmeye te?ebb?s eden H?ristiyanlar?n kafalar? kesiliyordu; Afrikal? t?ccarlar ise ?ehre al?nm?yor ve b?lgedeki aslan s?r?lerinin insaf?na b?rak?l?yordu. ?ehrin i?i de daha iyi bir durumda de?ildi. S?rtlanlar sokaklarda dola??yor, evsizleri yiyordu. B?y?c?l?k ve k?lelik, ?zellikle de siyahi harem a?alar?n?n Osmanl? haremlerine sat??? yayg?nla?m??t?. 1800’l? y?llara gelindi?inde, etraf? duvarlarla ?evrili ?ehir ?evresinden ?yle kopmu?tu ki, ?ehirde farkl? bir dil olu?mu?tu. Bu dil bug?n h?l? konu?ulmaktad?r. ?ehrin bu nam?, Avrupa’n?n en g?z? pek maceraperestlerini Harar’a ?ekiyordu. Nil Nehri’nin ba?lang?? noktas?n? “bulan” ?ngiliz Sir Richard Burton, 1855’te Arap k?l???nda ?ehre girene kadar bir?ok ki?i ?ehre girmeyi denemi? ve ?o?u ?lm??t?. ?ok ge?meden de ?ehir y?k?ld?. Ancak Harar’?n Bat?l? ilk ziyaret?ilerden en ilgi ?ekici olan? Frans?z sembolist ?air Arthur Rimbaud’ydu. Rimbaud, on yedi ya??ndayken Paris’e geldi. Bir y?l boyunca “t?m duyular?n?n d?zenini bozarak” ya?ad??? o me?hur hayat tarz?ndan sonra, ?ehirdeki en ahlaks?z adam olarak nam sald?. On dokuz ya??na geldi?inde Cehennemde Bir Mevsim adl? ba?yap?t?n? bitirmi?ti. Yirmi ya??na geldi?indeyse ?iir yazmay? b?rakt? ve s?rra kadem bast?. Rimbaud… Sandalyemden kalkarak “Rambo!” diye ba??rd?m. Adam?n s?ylemeye ?al??t??? ?ey buydu; Rimbaud’yu “Rambo” olarak telaffuz ediyordu. Beni Rimbaud’nun ya?ad??? yere g?t?rmek istemi?ti. ?air, 1870’de ?iir yazmay? b?rakt???nda s?rra kadem basmam??t? asl?nda. Sadece akl? ba??na gelmi? ve Harar’da kahve ticaretine ba?lam??t?. Fakat Rambo Adam ortadan kaybolmu?tu. Rimbaud’nun Etiyopya’ya gelmesinin alt?nda kahve ticaretine girme iste?inden fazlas? vard?. Asl?nda, Cehennemde Bir Mevsim’de “yitik iklimler diyar?na gidece?i” ve buradan “demirden uzuvlar, bronz bir cilt ve sert bak??larla d?nece?i” ?ng?r?s?nde bulundu?u b?l?m? ya?ayarak yerine getiriyordu. Macera, tehlike ve para istiyordu. En az?ndan ilk iki iste?ini Harar’da elde etti. Emir g?revden al?nal? sadece yirmi y?l olmu?tu ve b?lgede tansiyon h?l? y?ksekti. Frans?z kahve t?ccarlar?n?n bir kahve ?ekirde?i i?in hayat?n? tehlikeye atacak kadar deli birine ihtiya?lar? vard? ve arad?klar? ki?i Rimbaud’ydu. Harar’?n Longberry[1 - Longberry: Bilinen en eski Arabica kahve ?ekirde?i t?rlerindendir. (e.n.)] kahve ?ekirdekleri, yaln?zca ho? aromal? bir fincan kahve demek de?ildir. Bir?ok ki?i, Robusta[2 - Robusta: En ?ok ?retilen kahve ?ekirdeklerinden biridir. Vietnam, Brezilya ve Afrika’da yeti?ir. ??erdi?i kafein miktar? Arabica’n?n iki kat?d?r. Kolay yeti?ir ve ucuzdur. (e.n.)] ?ekirdeklerinin daha iyi hale gelip Arabica[3 - Arabica: D?nyada t?ketilen kahvenin ?ok b?y?k bir b?l?m? Arabica ?ekirdeklerinden elde edilmektedir. ??erdi?i asit oran? Robusta’ya k?yasla daha az oldu?undan tad? daha yumu?akt?r. (e.n.)]’ya d?n??t??? yerin buras? oldu?una ve Harar’?n Longberry’sinin Coffea familyas?n?n kay?p halkas? olabilece?ine inanmaktad?r. Bunun ?nemini anlamak i?in ?ncelikle iki ana kahve ?ekirde?i ?e?idi oldu?unu bilmeliyiz: Do?u Afrika’n?n yaln?zca y?ksek rak?mlarda yeti?ebilen lezzetli Arabica’s? ve Zaire’nin hemen her yerde yeti?tirilebilen ve pek sevilmeyen Robusta’s?. Bunu anlad?ktan sonra, medeniyetin do?u?undan ?nceki o gizemli zaman?, yani “Kafein ?ncesi ?a?”? incelememiz gerekiyor. O zamanlar, yani bin be? y?z ila ?? bin y?l ?nce, d?nyan?n ilk kahveseverleri olan g??ebe Oromolar, Kefa Krall???’nda ya?amaktayd?. Oromolar asl?nda kahveyi i?miyordu. Ezip ya? ile kar??t?rd?klar? ve golf topu b?y?kl???nde ?ekillendirdikleri kahveyi yiyorlard?. Kendilerini ?o?u zaman bozguna u?ratan Bongalara kar?? sava?a girmeden ?nce kar?nlar?n? bu kahve toplar?yla t?ka basa doldurmaya bilhassa bay?l?yorlard?. Bongalar ayn? zamanda m?kemmel k?le t?ccarlar?yd? ve Harar’daki Arap pazarlar?na her y?l yedi bin k?le g?nderiyorlard?. Bu talihsizlerin ?o?u, sava?ta esir d??en Oromolard?. Kahve ?ekirdeklerini tesad?fen Harar’a getirenler de onlard?. Etiyopyal? korucular, eski k?le yollar?n? g?lgeleyen a?a?lar?n, ge?mi?te sa?a sola at?lm?? kahve ?ekirdekleri sayesinde yeti?enler oldu?undan h?l? s?z ederler. Ancak ?nemli olan, bu b?lgelerin bitkileri aras?ndaki farkt?r. Kefa[4 - Baz?lar? kahve s?zc???n?n “Kefa”dan t?redi?ini s?ylemektedir. Bir?o?u ise kahve kelimesinin, “yiyeceklerin tad?n? bozan” anlam?na geldi?ini ve k?k? q-h-w-y olan Arap?a qahwa kelimesinden t?redi?ini ileri s?rmektedir. Qahwa, ba?lang??ta yiyeceklerin tad?n? bozan ?arab? ifade ediyordu ve uykuyu zorla?t?rd???ndan dolay? kahve i?in de kullan?lm??t?. ?lgin?tir ki, Etiyopya, kahve demlemesi i?in kahve benzeri bir kelime kullanmayan d?nyadaki tek ?lkedir; Etiyopya’da kahve yap?m?na ?ekirdek anlam?na gelen buna denmektedir.Kefal?lar yaln?zca kral?n kahvesini demlemekle kalmay?p, kahveyi kral?n a?z?ndan i?eri d?ken d?nyan?n ilk baristalar?n?n, Tofaco olarak adland?r?lan bir sosyal s?n?f?n, olu?umuna da sebebiyet vermi?tir. (yazar?n notu)]’n?n ?ekirdekleri nispeten d???k rak?mlardaki muazzam kahve ormanlar?nda yeti?ir ve ?o?unlukla da binlerce y?l ?nce Zaire ormanlar?ndan ??km?? olmas? muhtemel bodur ve sert Robusta’y-la benzerlik ta??r. Bunun aksine, Harar’?n kahve ?ekirdekleri uzun g?vdeli ve Arabica gibi lezzetlidir. Harar’?n y?ksek rak?m?na adapte olurken, bu ?ekirdekler m?thi? bir de?i?im ya?am?? gibi g?r?n?yor. Bu de?i?imin ne oldu?unu kimse bilmiyor, fakat Harar’?n evrimle?mi? Arabica ?ekirdekleri ?nce Yemen’e ve daha sonra t?m d?nyaya yay?ld??? i?in hepimiz minnettar olmal?y?z. Rimbaud’nun kahve ?ekirdekleri i?in hayat?n? tehlikeye atmas? (hatta bu u?urda ?lmesi), belki o kadar da mant?ks?z de?ildir. Fakat ilgin? olan nokta, ?air ve t?ccar Rimbaud’nun Harar’?n kahvesini ?ok da be?enmemi? olmas?d?r. Bir mektubunda Harar’?n kahvesinden “berbat” diye bahseder, “korkun? bir tat” ve “i?ren?” diye de ekler. B?yle bahsetti?ine ?a?mamal?; ??nk? absent[5 - ?e?itli bitkilerin dam?t?larak fermante edilmesiyle elde edilen, alkol oran? y?ksek bir i?ki. (e.n.)] i?ti?i t?m o y?llar onun damak zevkini k?reltmi? olabilir. Yerlilerin Rimbaud’ya ke?i d??k?s?yla kar??t?r?lm?? ?ekirdekler satmaktan ho?lanmalar? da kahve konusundaki fikirlerine etki etmi? olmal?. Birka? fincan kahve i?tikten sonra bir otele yerle?tim ve Rimbaud’nun evini bulmak ?zere otelden ayr?ld?m. Harar yakla??k yirmi bin ki?ilik n?fusuyla k???k bir ?ehir. Minareleri orant?s?z camiler ve ?amurdan kul?belerle dolu dar sokaklardan olu?an bir labirent. Caddelerin isimlerinin olmamas? hemen dikatinizi ?ekebilir. Rimbaud’nun evi, ?ehirde en kolay bulabilece?iniz yer; ??nk? oraya yakla?an her yabanc?n?n ?evresi an?nda rehberlik etmek isteyenlerce sar?l?yor. Rimbaud’nun evine kadar bana rehberlik etmesi i?in kimseye para vermeye niyetim yoktu ve akla gelebilecek en tenha g?zerg?h? kullanarak Rimbaud’nun mahallesi oldu?unu d???nd???m yere fark edilmeden ula?may? ba?arm??, fakat kendimi ??kmaz bir sokakta bulmu?tum. G?r?n?rde kimseler yoktu, bu y?zden temkinli bir ?ekilde “Kimse yok mu?” diye seslendim. Tan?d?k bir ses, “Buraday?m,” dedi. Duvarlardan birindeki ?entikli bir bo?luktan e?ilerek ge?tim ve bir ta? y???n?n?n ?zerinde ??melerek oturan Rambo Adam’? g?rd?m. “Hele ??k?r!” diye ba??rd?. “Sonunda gelebildin.” ?imdiye kadar g?rd???m en tuhaf evlerden birinin ?n?nde oturuyordu. Bu ev, Harar’?n tek katl? kerpi? kul?belerine k?yasla ?ok farkl? g?r?n?yordu. ?? katl? evin ?at?s? yan yana iki ??gen ?eklinde y?kseliyordu ve her yan? oyma i?leriyle s?slenmi?ti. Padavra[6 - K?knar ve ladin a?a?lar?ndan elde edilen ve ?at? ?rt?s? olarak kullan?lan ince tahta. (e.n.)] kapl? ?at?n?n sa?ak pervazlar?nda zambak s?slemeleri vard? ve pencerelerde k?rm?z? cam kullan?lm??t?. Ev, adeta bir Grimm masal?ndan f?rlam?? gibiydi. En tuhaf ?ey ise, evi ?evreleyen ?? bu?uk metre y?ksekli?indeki kerpi? duvarda benim ge?ti?im aral?ktan ba?ka bir ge?i? yeri olmamas?yd?. Adam ?a?k?nl?k i?inde bana bak?yordu. “Rehberin yok mu?” “Rehber mi? Ne i?in?” “Tamam, sorun de?il.” Sar? bir k???t par?as?n? bana do?ru sallad? ve on birr[7 - Birr: Etiyopya para birimi (?.n.)] istedi. “Bunlar ne?” diye sordum. “Biletler.” “Bilet mi? Ger?ek mi bunlar?” “Al bak.” Biraz g?cenmi? g?r?n?yordu. K???t par?as?n?n ?zerinde Bilet – Rimbaud yaz?yordu. 10 Br. “Ger?ek evi g?r?rs?n. H?k?met. Di?erleri gibi de?il.” “Rimbaud’nun ba?ka evleri de mi var yani?” “Hay?r. Bir ev.” ?cretini verdim, o da beni eski moda oval bir balkonla ?evrelenmi? on be? metre y?ksekli?inde tavan? olan, dar bir i? merdivenle ??k?lan yakla??k ?? y?z metrekarelik b?y?k bir salona getirdi. Duvarlar elle boyanm?? tuval “duvar k???tlar?” ile kapl?yd?; fakat o kadar kirlenmi? ve par?alanm??lard? ki, o eski ve b?y?leyici Paris bah?e manzaralar?n? ve hanedanl?kla ilgili imgeleri zar zor se?ebiliyordum. B?y?k toz par?ac?klar? havada u?u?uyordu. Mobilya ad?na hi?bir ?ey yoktu. B?y?k Frans?z ?air hayat?n?n son g?nlerini bu acayip ?atoda, yan?nda sevgili u?a?? haricinde kimse olmadan ge?irmi?ti. Hi? ?iir yazm?yordu ve mektuplar?nda s?rekli yaln?zl?ktan, hastal?ktan ve maddi s?k?nt?lardan yak?n?yordu. Hatta bu s?k?nt?lar y?z?nden k?leleri ve silahlar? Etiyopya imparatoruna satmak gibi talihsiz bir te?ebb?ste bile bulunmu?tu. “Demirden uzuvlar… sert bak??larla” memleketine geri d?nece?i kehaneti bo?a ??km??t?. Fransa’ya delirmi? halde ve be? paras?z d?nd?. Sol baca?? kesilmi?ti. K?sa s?re i?inde de bilinmeyen bir enfeksiyon sebebiyle ?ld?. Bir s?re salonda dola?t?m, ellerimi duvarlarda gezdirdim, balkona ??k?p d??ar?s?n? izledim. Muhitte kimse ya?am?yor gibi g?r?n?yordu. Y?rt?k p?rt?k giysiler i?indeki bir o?lan, kendisine bir ?eyler s?yledi?im anda ka??p gitmi?ti. Eski p?sk? duvar s?slerinin aralar?ndaki yuvalar?ndan g?vercinlerin sesleri duyuluyordu. Evden ayr?l?rken, adam Rimbaud’nun torunlar?yla tan??mak isteyip istemedi?imi sordu. “K?zlar vard?,” dedi. “Rimbaud’nun k?zlar?…” “Rimbaud’nun ?ocuklar? m? vard??” diye sordum. “Hem de pek ?ok. ?ok g?zel k?zlar… ?ok gen?…” dedi ve bir ?eyler ima etmek istercesine durdu. “Rambo k?z ister misin?” Arthur Rimbaud’nun gayri me?ru k?zlar?yla yatt???m? hayal ettim, anlat?lmaya de?er bir hik?ye olurdu do?rusu. Buradaki t?m kad?nlar gibi, o da g?zel biri olabilirdi ve Frans?z k?kenli bir Etiyopyal?ya yara?acak ?ekilde son derece kendini be?enmi? de olabilirdi. Bu beni cezbediyordu. Fakat Rimbaud’nun ?l?m?ne sebep olan ?ey, Hararl? bir kad?ndan kapt??? belso?uklu?u de?il miydi? Teklifi reddettim. Kahve ?ekirdeklerini pazarda kavurmay?n (S?rlar?n?z? yabanc?larla payla?may?n.) G??ebe Oromo kabilesi atas?z? HER GECE ?EH?R DUVARLARININ DI?INDA TOPLANAN SIRTLAN S?R?LER?NE, yemeleri i?in Harar’?n ??plerini vermekle g?revli s?rtlan adamlar? ararken Abera Teshone’yle tan??t?m. Bu sistem, hayvanlar?n ?ehre girmesini ve insanlara sald?rmas?n? ?nlemek amac?yla uygulamaya koyulmu?tu. Korkun? hayvanlar?n y?rt?k p?rt?k k?yafetli adamlardan ??p almalar?n? g?zlemlemenin Disney imparatorlu?unu devirmesi pek olas? de?il, ama sistem bug?n pek ?ok turistin ilgisini ?ekiyor. Sol baca?? sa? baca??ndan daha ince olan gen? Abera, bu etkinlikte bana rehberlik etmi?ti ve daha sonra da bira i?meye gittik. Harar’a neden geldi?imi merak ediyordu. “Buraya pek turist gelmez,” diye a??klad?. “Evet, fark ettim. Ben kahve hakk?nda bilgi edinmek i?in buraya geldim.” Birden akl?ma bir ?ey gelmi?ti. “Baksana, ziraat ??rencisi oldu?unu s?ylemi?tin, de?il mi? Kahvenin do?u?uyla ilgili ne biliyorsun?” “Kaldi ve dans eden ke?ilerin hik?yesini biliyor musun?” “Tabii ki,” dedim. Kahveyle ilgili bayatlam?? mitolojik efsanelerden biridir. ??yle anlat?l?r: Kaldi isimli Etiyopyal? bir ke?i ?oban?, bir g?n en iyi ke?isinin dans etti?ini ve deli gibi meledi?ini fark eder. Bu, ya?l? erkek ke?inin belirli bir bitkinin meyvelerini yemesinden sonra olur. Ke?i ?oban? da meyvelerden birka??n? a?z?na atar ve ?ok ge?meden kendisi de dans etmeye ba?lar. Oralarda dola?an bir rahip bunu g?r?nce ?obana neden bir ke?iyle dans etti?ini sorar. Ke?i ?oban? da durumu izah eder. Sonra rahip meyvelerden birka??n? evine g?t?r?r ve onlar? yedikten sonra uyuyamad???n? fark eder. Tesad?fe bak?n ki, bu rahip b?t?n gece s?ren, olduk?a s?k?c? vaazlar?yla ?nl?d?r ve ??rencilerini uyan?k tutmakta zorlanmaktad?r. Meyvelerin uykusunu a?t???n? g?r?nce, “dervi?ler” denen ??rencilerine vaazdan ?nce ?ekirdekleri ?i?nemelerini s?yler. Dervi?lerin bir daha vaaz s?ras?nda uykusu gelmez ve hayret uyand?ran irfan?yla insanlar? sabaha kadar uyan?k tutan bu b?y?k din adam?yla ilgili bu rivayet t?m d?nyaya yay?l?r. Bir ?ehir ?ocu?u olarak, Abera’ya ke?ilerin meyve yemesinin bana garip geldi?ini s?yledim. Normalde yaprakl? ?eyleri yemiyorlar m?yd?? “Hmm, evet, belki de ?yleydi,” dedi. “K?yl?ler h?l? bu ?ekilde yap?yor.” “Kahveyi yapraklardan m? yap?yorlar?” “Evet. Ona da kati diyorlar.” “Ger?ekten mi? Denemek isterim. Belki de bir kafede…” “Yok, ?yle de?il,” diyerek g?ld?. “Kati sadece evde i?ilir. Bug?nlerde Harar’da bunu i?en neredeyse kimse yoktur. Ogadenlileri ziyaret etmelisin. Onlar h?l? i?iyorlar.” “Nerede ya??yorlar peki?” “Ogadenliler mi? ?u an Jiga’da ya??yorlar.” S?ylerken bir hastal?ktan bahsediyormu? gibi y?z?n? buru?turmu?tu. “Fakat oraya gitmemelisin. ?ok tehlikeli. Ah o Somalililer, ah o Ogadenliler yok mu… ?ok k?stah ve kabalar!” “Neden? Sorun ne?” “Kaba insanlar!” Ogadenlilerin g?rg? kurallar?ndan yoksun olu?u Abera’y? ?ileden ??kar?yordu. “Neden mi, ??nk? daha k?sa bir s?re ?nce oraya giden bir otob?se k?t? bir ?ey yapt?lar. Otob?steki herkese.” “K?t? m?? Ne kadar k?t??” “Ne kadar m? k?t?? Hepsini ?ld?rd?ler!” “Bu olduk?a k?t?,” diyerek ona kat?ld?m. Abera’n?n anlatt???na g?re, Ogadenli e?k?yalar Jiga’ya giden bir otob?steki herkesi otob?sten indirmi? ve her birinin Kuran’dan bir ayet okumas?n? istemi?ti. Okuyamayanlar kafalar?ndan vurulmu?tu. ??lde ya?ayan g??ebe Ogaden kabilesinden binlerce ki?i, Somali h?k?metinin ??kmesi sonucu k?sa s?re ?nce m?lteci yerle?im yerlerine gitmeye zorland?. En b?y?k m?lteci kamp?, Etiyopya – Somali s?n?r?ndaki Jiga’n?n yak?n?ndayd?, bu nedenle de t?m b?lgede gerilla faaliyetleri olduk?a fazlayd?. ?l? Amerikal? askerlerin sokaklarda s?r?klendi?i Mogadi?u’daki son kar???kl?klar, Ogadenlileri ?zellikle Amerikal?lara kar?? d??man etmi?ti. Durum o kadar i?inden ??k?lmaz bir hal alm??t? ki yard?m kurulu?lar? vurulacaklar? korkusuyla art?k Jiga’ya beyazlar? g?ndermiyordu. “Yabanc?lar?n oraya gitmesi ?ok tehlikeli,” dedi. “Peki, sen neden gitmek istiyorsun?” “Sadece bir fincan kahve i?mek istiyorum,” dedim. “Hi? Jiga’ya gittin mi?” “Berbat bir yer.” Abera Jiga’y? k???ms?yordu. “Gitmeni asla tavsiye etmem,” dedi. HARAR’DAN J?GA’YA, S?ZDE “HAR?KALAR VAD?S?” ?ZER?NDEN GE?T???M?Z iki saatlik keyifli bir yolculukla vard?k. Yine de vadiyi harika yapan ?eyin ne oldu?unu anlayamad???m? s?ylemem gerek. Abera, e?k?yalardan korktuklar? i?in ?of?rlerin ??len ikiden sonra Jiga’dan d?nmek istemedikleri konusunda beni uyarm??t?; ben de bu y?zden sabah be?te yola ??km??t?m. Gece Jiga’da konaklamay? d???nm?yorsam (ki d???nd???m takdirde gece vakti silah zoruyla soyulma ihtimalim ?ok y?ksekti), yolculu?uma erken ba?lay?p ??leden ?nce Harar’a d?nmemi ?nermi?ti. Birinin beni misafir etmesinin aptalca olaca??n? d???nd??? ortadayd?. Acaba biraz paranoyak m?yd?? Muhtemelen. Her h?l?k?rda, bu saatte yolculuk yapmak g?ne ba?laman?n harika bir yoluydu. Ancak, biz ??le varana kadar hava o kadar ?s?nm??t? ki, yolcular?n baz?lar? g?mleklerinin alt?ndaki tabancalar? ??karmak zorunda kald?. “?nsan?n ba?? bir kez vuruldu mu, g?l?n ba?? gibi yeniden ??kmaz.” Sir Richard Burton 1854’te bir ?ngiliz subay?na buraya gelip gelemeyece?ini sordu?unda, subay bu kar??l??? vermi?ti. C?mle zihnimde yank?lan?p duruyordu. Burton’?n aray???yla benimki aras?ndaki paralellikler art?k ?rk?t?c? olmaya ba?lam??t?. ?kimiz de Orta Afrika’daki o gizemli “su kaynaklar?”n? ar?yorduk. Benim gizemli su aray???m birka? kahve ?ekirde?ini de i?eriyordu, fakat bunun d???nda ikimiz de ayn? ?eyi ar?yorduk. Burton, Nil’in nerede ba?lad???n? ??renmek istemi?ti; ben de nehrin baz? kollar?n?n nerede bitti?ini ??renmek istiyordum. Burton, bir yana??ndan girip di?erinden ??kan bir Somali m?zra??yla yaralanm??t?; i?te tam bu noktada paralelliklerin sona ermesini umuyordum. Jiga, d?zle?tirilmi? Shell markal? ya? bidonlar?yla in?a edilmi? kul?belerle dolu, tozlu bir yerdi. G?rd???m ilk kap?dan i?eri girdim ve ?atlak fincanlar?n oldu?u bir tepsi g?rd?m. Hem Amharca hem Arap?a olarak “Kati?” diye sordum. “Katiniz var m??” Kad?n eski p?sk? has?rdan f?tr ?apkam? i?aret ederek k?k?r k?k?r g?lmeye ba?lad?. Ba?ka bir kafeye gittim. Gitti?im sonraki yerlerde oldu?u gibi kafe sahibi beni kovdu. Soka?a ne zaman ad?m?m? atsam, kayg? verici bir kay?ts?zl?kla beni s?zen bir seksenlik ba?ka bir kemik torbas? g?r?yordum. Erkekler t?fek ta??yor, kad?nlar reng?renk ba??rt?leri tak?yorlard?. Galiba bunlar Ogadenlilerdi. Boyun k?sm?nda birka? tane ha? d?vmesi olan, ya?l?l?ktan cildi buru? buru? olmu? bir kad?n durup dururken eliyle i?aret ederek beni kul?besine ?a??rd?. Bir ?eyler m?r?ldanmaya ba?lad?. Korkmu? g?r?n?yordu. Sorumu anlayabilmesi i?in bir fincandan yudum al?yormu? gibi yapt?m ve katiyi sordum. “Kati?” diye kar??l?k verdi ve kirli yaprak dolu bir ?uval? i?aret etti. Pandomimimi tekrarlad?. “Kati mi?” “Evet!” ?uvaldan bir yaprak al?p koklad?m. Bu ger?ekten kati miydi? Efsanevi kati, qat shia, Habe? ?ay? ve belki de t?m kahvelerin atas?? Eliyle kul?benin bir k??esinde oturmam? i?aret etti ve sonra ba?ka tarafa d?nd?. Ne var ki g?sterdi?i k??ede ?zerine oturulacak bir ?ey yoktu. Hatta i?inde yaprak olan ?uvallar d???nda kul?bede hi?bir ?ey yoktu. Buras? ger?ekten bir kafe miydi? Fincanlar yoktu, sandalyeler yoktu… Ayr?ca katiyi nerede pi?irecekti? Hatta bunlar?n kahve yapraklar? olduklar?ndan nas?l emin olabilirdim ki? Ya?l? kad?n durdu ve ??pheli g?zlerle bana bakt?. “Bunlar kati mi?” diyerek sorumu tekrarlad?m. H?r?lt?l? bir sesle “Eeeee,” gibi bir ?ey s?yledi. ??te ?imdi olmu?tu. Olduk?a d?r?st g?r?n?yordu. Kirli yere ??meldim. Peki ya katimin i?ine ila? katt?ysa? Kap? ?ald? ve asker ?niformal? bir adam i?eri giriverdi. Pasaportumu g?rmek ve Jiga’da ne halt etti?imi bilmek istiyordu. Onu ikna edemeyecek kadar etkisiz bir ses tonuyla “Kahve,” dedim. “Birisi beni buraya ?a??r?p kahve ikram etmek istedi?ini s?ylemi?ti.” Asker ya?l? kad?na bir ?ey sordu. Kad?n da yaprak dolu ?uval? sallad?. “Sen ?ok aptal bir beyaz adams?n,” dedi ?fkeyle. “Buras? yasak b?lge. ?ok tehlikeli! L?tfen, benimle gel.” “Ama… Bu kad?n bana bir fincan…” Asker mazeretimi duymazl?ktan geliyordu. “Elbette, asker bey,” dedim isteksizce. “?ncesinde size bir fincan ?ay ?smarlayabilir miyim?” “?ay m??” diye sordu. “Hay?r, hay?r. Yani kati demek istemi?tim.” “O ne?” A??klamaya ba?lad?m. “Olmaz. Bu b?lge askeri kontrol alt?nda. Buradan gitmelisiniz.” Asker beni Harar’a giden bir sonraki kamyona bindirirken, arkada?lar?yla bulu?acaklar?n? ?srarla s?yledikleri halde, birka? ?rlandal? arkada??n iki New York polisi taraf?ndan Do?u Harlem’den at?lmalar?n? an?msad?m. Arkada?lar?ma en yak?n metro istasyonuna kadar e?lik ettikten sonra, “Aptal olma,” demi? polislerden biri. “Burada asla arkada??n?z olmaz.” ABERA’YA BA?IMA GELENLER? ANLATTI?IMDA, “Alman Cumhurba?kan? Jiga’ya geliyor,” dedi. “Seni bu y?zden g?nderdiler.” Ancak iyi haberleri vard?. K?z arkada??na arad???m ?eyden bahsetmi?ti. K?z arkada??n?n ev arkada?? da katinin nas?l pi?irildi?ini biliyordu ve kati i?mem i?in beni evine davet etmi?ti. Asl?nda kahve yapra??ndan yap?lan iki ?e?it i?ecek vard?r. ?lki ve daha yayg?n olan? kati veya kotea, kavrulmu? kahve yapraklar?ndan yap?lan bir kar???md?r. Di?eri amertassad?r. Birka? g?n boyunca g?lgede kurumaya b?rak?ld?ktan sonra kavrulmadan demlenen yeni toplanm?? ye?il yapraklardan yap?lan i?ece?in eski bir t?r?d?r. Malzemelerimizi ald???m?z d?kk?n?n sahibi olan kad?n, b?y?kannesinin amertassa i?ti?ini hat?rlayabiliyordu. ?imdilerde ise i?en neredeyse kalmam??t?. Yine de, turuncu ve ye?il renkleriyle par?ldayan geni? kati yapraklar?n?n g?r?nd??? eski bir ?uval? vard?. ??ilen ilk kahvelerin kati ve amertassa olmas? muhtemel; ??nk? Etiyopyal?lar ?ok eski zamanlardan beri kahvenin ?ekirdeklerini yeseler de, kahvenin i?ilmesi ?ok eskilere dayanm?yor ve bulunan en eski kay?tlar da kahve i?ece?inin yapraklar?n demlenmesiyle haz?rland???n? g?steriyor. Arap?as? da Kafta. Baz? bilim insanlar? kahvenin narkotik bir bitki olan kat?n yapraklar?yla demlendi?ini iddia etmektedir, ancak 1400’l? y?llar?n ba??nda Arap sufi al-Dhabhani, Etiyopyal?lar?n qahwa[8 - Arap?ada kahve. (?.n.)] “kulland?klar?n?” bizzat g?rm??t?, bu da kahvenin s?v? olarak t?ketildi?ini g?steren bir kay?tt?. Peki Etiyopyal?lar ne i?iyorlard?? B?y?k ihtimalle, kahve yapraklar?n? demleyerek yapt?klar? k?smen efsanevi Habe? ?ay?n?. Kavrulmam?? ?ekirdekler ise daha sonra G?ney Yemen’de, Muha[9 - ?ng. Mocha. G?n?m?zde “mocha” ad?yla an?lan ?ikolatal? kahve, ad?n? buradan al?r. (e.n.)]’da, Sufi mistik ??zel? ya da m?ritlerinden biri taraf?ndan eklenmi?ti.[10 - Bir teoriye g?re kahve, ?inli Amiral Cheng Ho’nun 1400’l? y?llar?n ba??nda Araplar? ?ayla tan??t?rmas? sonucu ortaya ??km??t?. ?in d?? d?nyayla ileti?imini kesti?inde Araplar, Arabistan’da yeti?meyen ?ay yapraklar?n?n yerine kat veya kahveyi koymu?lard?. (yazar?n notu)] Ne olursa olsun, kati g?zel bir kahve. Haz?rlan??? da basit: Kurutulmu? yapraklar koyula?ana ve katrana benzer bir k?vam alana kadar d?z bir tavada kavrulur. Sonra yapraklar ufalan?r ve su, ?eker ve bir tutam tuzla k?s?k ate?te demlenir. Pi?me s?resi yakla??k on dakikad?r. Ortaya ??kan kehribar rengi i?ece?in tad?, lapsang souchong’a (?inlilerin t?ts?lenmi? ?ay?na) k?yasla hafif karamelli ve is kokuludur; ancak jelatinimsi k?vam? ve hem tatl? hem tuzlu olmas?yla daha karma??k bir yap?dad?r. Kati, bilhassa Abera’n?n ?i?nememiz i?in ald??? kat yapraklar?yla g?zel bir uyum olu?turmu?tu. Kat, kahvenin ?eytani k?z karde?idir ve G?ney Arabistan’la Do?u Afrika’da m?ptelas? ?oktur (Bat?’da da yak?n zamanda sevilmeye ba?lam??t?r). Bu iki maddenin tarihi ?ylesine i? i?edir ki kahve i?enlerin koruyucu evliyas? Muhal? ??zel?’nin bir lakab? da “?ki Bitkinin de Atas?” ?eklindedir; kat ve kahve. Kat?n ?i? yapraklar? ?i?nenir ve ?z? ??kana kadar posas? a??zda bekletilir. Bunu ilk kez y?llar ?nce Kenya’da denemi?tim ve pek ho?uma gitmemi?ti; ancak Abera’n?n o g?n getirdi?i ?ey enfesti, d???k kalite bir ekstaziye benziyordu. Ne var ki, ekstazi fiziksel ve duygusal bir sarho?lu?a sebep olurken, kaliteli kat (ki Harar’da en iyilerinin yeti?ti?i s?ylenir), ?i?neyen ki?iyi transa girmi? gibi hissettirerek, kurulan diyaloglar? b?y?leyici bir duyusal deneyim gibi alg?lamas?na sebep olur ve daha zinde hissettirir.[11 - ?ay?n e?de?eri, Myanmar’?n baz? b?lgelerinde ?i?nenen salamura ?ay yapra?? leppet-so olabilir. (yazar?n notu)] G?n?n geri kalan?n? Abera’n?n geleneksel Harar evinde uzanarak ge?irdik. Arkada?lar ziyarete geldi. Daha fazla kat ?i?nendi, daha fazla kati demlendi. En ?nemli ?eyin kendini ifade etme ve birbirini anlama oldu?u samimi, fakat bo?a ge?en ??leden sonram?zdan akl?mda kalan tek ?ey kat?n duman?yd?. Hava ?ok s?cakt? fakat Abera’n?n toprak evi serindi ve minderler sayesinde rahat?m?z yerindeydi. Abera’n?n, sa? kesiminden dolay? b?y?k bir hayranl?k besledi?ini itiraf etti?i Rod Stewart’tan bahsettik. Daha sonra, “S?leyman Vakti” adl? daha ciddi bir kat oturumu s?ras?nda konu b?y?c?l??e geldi. M?sl?manlar?n insanlar? lanetlemek i?in kahveyi kullanm?? olduklar?n? iddia eden Etiyopyal? H?ristiyan diyakozdan bahsettim. Abera daha ?nce b?yle bir ?ey duymam??t?. Ancak Harar’da baz?lar?n?n kahveyi mucizevi bir ?ifa arac? olarak kulland?klar?n? s?yledi.[12 - Etiyopya, geleneksel olarak H?ristiyan bir ?lkedir, h?lbuki kahve ?slamla ili?kilendirilir; ge?mi?te ya?anm?? bir durum kahvenin Etiyopyal? H?ristiyanlara yasaklanmas?na sebep olmu?tur. (yazar?n notu)] “?nsanlar bu ki?iler taraf?ndan iyile?tirilmek i?in ?ok uzaklardan Harar’a geliyor,” dedi. “Hi? yap?l?rken g?rd?n m??” diye sordum. “Bir kez.” Ba??n? iki yana sallad?. “Bu insanlar?n yapt?klar?n? onaylam?yorum.” “Neden ki?” diye sordum. “Yoksa Zar’? m? g?rd?n?” “Sen Zar’? biliyor musun?” “Addis’teki rahip bahsetmi?ti. Bir ?eytan, de?il mi?” “Hay?r, tam olarak de?il. ?eyhe g?r?nen bir ?ey.” Bir Birle?mi? Milletler ajans? i?in ?al??an fakat hi? ?ngilizce bilmeyen arkada??na bir soru sordu. “Evet, arkada??m da Zar’?n ?eyhe g?r?nd???n? s?yl?yor. O t?m bu insanlar? tan?r.” Me?hur bir ?eyh, Etiyopya’n?n kutsal Wolla G?l?’nde d?rt y?ll?k ?zel e?itimini tamamlad?ktan sonra Harar’a daha yeni d?nm??t?. Her sal? ve Per?embe, Harar’da seanslar d?zenliyordu. O g?n de bir seans olacakt?. “Arkada??n bu kutsal adamlar? tan?yor mu?” diye sordum. “Evet. Baz?lar?n?.” Teredd?t ederek “Bir yabanc? bu ?ifa seanslar?na kat?labilir mi?” diye sordum. “Gitmek mi istiyorsun?” Abera ?a??rm?? g?r?n?yordu. “Bilmem…” Arkada??na ba?ka bir soru daha sordu. “Bilmedi?ini s?yl?yor. Yabanc?lar bu t?r ?eylere gitmiyormu?. Ama sorabilir.” ??leden sonram?z?n geri kalan?n? ?eyhin nerede oldu?unu bulmaya ?al??arak ge?irdik ve en sonunda h?l? uyumakta oldu?unu ??rendik. M?ritleri bug?n?n tatil oldu?unu ve en iyisinin daha sonra gelmemiz olaca??n? s?ylediler. Tabii ki hediyelerle… “Hediyelerle mi?” diye sordum. “Evet, bu normal bir ?ey. Sayg?m?z? g?stermek i?in.” Plan?m?z? yapt?k. Ben otele d?nerken, Abera “sayg?”m?z? sat?n almaya yaln?z gidecekti. Ak?am da tekrar bulu?acakt?k. Ancak bu arada hediyeleri almas? i?in ona biraz para vermeliydim. Acaba t?m bunlar bir aldatmaca m?yd? diye d???nmeden edemedim, ancak yine de paray? verdim. Paray? vermeden ?nce, “Onlara ne alacaks?n?” diye sordum. “Ye?il kahve ?ekirdekleri,” dedi. “Hep ?ekirdek al?n?r. ?ki kilo yeterli. Onlara ba?ka bir ?ey verme! Sadece izleyeceksin, tedavi edilmeyeceksin.” 2 Etiyopya Duas? Eele buna nagay nuuklen eele buna iijolen haagudatu hoormati haagudatu waan haamtu nuura dow bokai magr nuken.     Garri / Oromo duas? KAHVE ?EK?RDE?? HARAR’DA UZUN ZAMANDAN BER? bir g?? sembol?d?r. ?ehrin ad?yla an?lan kahve yeti?tiricisi “Hara?lar”?n, bu bitkiyi yeti?tirme sanat? kaybolmas?n diye ?ehirden ??kmalar? yasaklanm??t?. Makam?n?n bir g?stergesi olarak Emir’in ba?-muhaf?z?na, k???k bir kahve bah?esi sahibi olma izni veriliyordu. Tabii ki yerliler, yukar?daki duada da s?ylendi?i gibi, kahve demliklerine tap?yorlard?. Duan?n ?evirisi ??yle: Kahve demli?i, bize huzur ver, kahve demli?i, ?ocuklar?m?z?n b?y?mesine izin ver, l?tfen bizi zenginle?tir, ?eytan?n boynuzlar?ndan bizi esirge, bize ya?mur ve ye?il alanlar ver. G?n?n ilk kahvesini i?erken hepimizin ??kretti?ini d???n?yorum. ?lk fincan, zihin h?l? bulan?k ve ki?i keyifsizken edilen sessiz bir duad?r. “Ey sihirli fincan,” diye ba?lar ve ??yle devam edebilir: “Beni trafik s?k???kl???ndan kurtar. Metroda medeni davranmam? sa?la. Beni ba???lad???n gibi, i?verenimi de ba???la. Amin.” Ancak Garri / Oromo kabilesinin duas? daha ciddidir; tanr?lara sunulan besili ?k?z?n yerini kahve ?ekirdeklerinin ald???, seks ve ?l?m? kutlayan bun-qalle adl? bir ayinin par?as?d?r. Garrilerde, kahve meyvesinin kabu?u soyulur ve rahipler bu minik kurbanl?klar?n ba? k?sm?n? ?s?r?rarak kopart?r. Bu, katliam? simgeler. Daha sonra ?ekirdekler tereya??nda pi?irilir ve ya?l?lar taraf?ndan ?i?nenir. B?ylece ya?l?lar?n spirit?el g??leri artar, ayini kutsarlar ve kat?l?mc?lar?n aln?na kahve kokulu kutsal tereya??ndan s?rerler. Sonras?nda ?ekirdekler tatl? s?tle kar??t?r?l?r ve dua okunurken herkes bu s?v?dan i?er. T?m bu ayin birazc?k da olsa tan?d?k geliyor olabilir. Kahvenin ikram edilmedi?i bir i? toplant?s?na kim gitmi?tir ki? Garri duas?na g?re bizi zenginle?tirmesinin yan? s?ra zihinsel faaliyetleri h?zland?rma amac?yla kullan?m? da bir fincan kahveyi uluslararas? bir i? normu haline getirmi?tir. Bu ?ekilde bak?ld???nda modern bir i?yeri, kendi kutsal demli?i etraf?nda toplanan bir “kabile”den ba?ka bir ?ey de?ildir ve bun-qalle de, d?nyan?n en yayg?n sosyal ayininin arketipinden, yani insan?n ilk kez kahve i?ip sohbet etmek i?in toplant?lar d?zenlemesinden ba?ka bir ?ey de?ildir. Bun-qalle’de kahvenin bu ayinde ilk kez bilinci etkileyen veya mucizevi bir uyu?turucu olarak kullan?ld???n? g?steren iki ?ey vard?r. ?lki, Kefa yak?nlar?ndaki Oromo sava???lar?n?n ?i?nedi?i kahve toplar?ndan t?redi?i bariz bir y?ntem olan ?ekirdeklerin kavrulduktan sonra yenmesidir. Harar’?n birka? y?z kilometre g?neyinde ya?ayan Garriler, Oromolarla akrabad?r ve ayn? dili konu?urlar. Kavrulmu? ?ekirdeklerin s?te eklendi?i ve kar???m?n i?ildi?i ayinin ikinci k?sm?, bu al??kanl???n ?slamiyetten ?nce geldi?inin (MS 600) g?stergesidir; ??nk? M?sl?man simyac?lar kahve ve s?t? kar??t?rman?n c?zama sebep oldu?una inan?yorlard? (bu da, bir?ok Avrupal?n?n s?tl? kahve i?mek istememesinin alt?nda yatan bir inan?t?r). Bu ayinin olduk?a eski oldu?unu g?steren ba?ka bir bulgu da Garrilerin bun-qalle’yi G?k Tanr? Waaq ile ili?kilendiriyor olmas?d?r. Bu tanr?y? daha ?nce duymam?? olabiliriz, ancak Waaq’a tap?nman?n d?nyan?n ilk dinleri aras?nda oldu?u d???n?lmektedir. Eski Waaq ayinlerinde, kahve ?ekirdeklerinin yenilip yenilmedi?i ise bilinmiyor. Garriler, favori ?ekirdeklerimizi tadan ilk insanlar aras?ndayd? ve psikoaktif ila?lar? ke?feden ilkel insanlar, bu ila?lara tapma e?ilimindeydi (bug?n a?a??lanan bir e?ilimdir); i?te bu iki bilgiden hareketle kahve ?ekirdekleri yemenin Waaq ayinlerine nispeten erken bir zamanda eklendi?ini s?ylemenin yanl?? olmayaca??n? d???n?yorum. Antropolog Lambert Bartel’?n bir eserine g?re, Bat? Etiyopya’n?n Oromo k?lt?r?nde kahve ?ekirde?i, kad?n?n cinsel organ?na benzetilmektedir ve bu benzerlik bir ba?ka bun-qalle ayininin do?mas?na yol a?m??t?r. Bu ayinde cinsellik kavram? o kadar ?nemlidir ki, ayinden ?nceki gece cinsel perhize girilir. Oromo halk?ndan bir ihtiyar olan Gam-machu Magarsa, Bartel’a, “Kahve meyvelerinin ?s?r?larak a??l???n?, vajinas?na eri?mek i?in erke?in k?z? bacaklar?n? a?maya zorlad??? ilk cinsel ili?kiye benzetiyoruz,” demi?tir. Kabuklar? soyulan ?ekirdekler, penis anlam?na gelen dannaba isimli bir ?ubukla tereya??nda kar??t?r?l?rlar. Baz? insanlar ?ubuk yerine taze ot demetleri kullan?r; ??nk? cans?z bir tahta par?as? “hayat veremez” veya ?ekirdekleri d?lleyemez. ?ekirdekler kar??t?r?l?rken, kahvenin meyveleri s?caktan patlay?p “t?ssss” diye ses ??karana kadar ba?ka bir dua okunur. Meyvenin bu ?ekilde patlamas? hem do?uma hem de ?len ki?inin son hayk?r???na benzetilir. ?ekirdekleri kar??t?ran ki?i bu a?amada ??yle dua eder: Ashama, kahvem, a?z?n? a?arak patlad???n yerde bize bar?? ver L?tfen bana huzur dile Beni t?m ?om a??zlardan koru Kahve ?ekirde?i yenildi?inde, yeni fikirler vermek ve ya?am? kutsamak ?zere “?l?r”; Oromolar?n da s?yledi?i gibi herhangi birinin hat?rlayabilece?i en eski tarihe kadar dayanan bir gelenektir bu. ?ekirdek yendikten sonra topluluk; s?nnet, evlilik, araziyle ilgili anla?mazl?klar veya tehlikeli bir yolculu?a ??kma gibi g?ncel konular? ele al?r. Bun-qalle ile ilgili ?nemli bir nokta da ?ekirdeklerin ezilmeden, s?te b?t?n olarak eklenmesidir. Ezilmi? ?ekirdeklerin su gibi n?tr bir s?v?ya eklendi?i, b?ylelikle de ?ekirdeklerin g??lerini tamamen serbest b?rakt??? ger?ek demleme, lanetleme veya o geceki ayinde olaca?? gibi k?t? bir ruhun defedilmesi gibi daha karanl?k i?lere mahsustur. “??K??IDA GELM??S?N G?B? GEL?YOR BANA,” DED? AARON. Aaron, Abera’n?n beni Zar ayinine g?t?rmesini beklerken tan??t???m Amerikal? bir sa?l?k uzman?yd?. Abera’ya verdi?im hediyeyi d???nerek “K?rk birr eder,” dedi. “B?y?k para. Umar?m yan?l?yorumdur.” Aaron, ?zellikle Etiyopyal?lar? pek sevmiyordu ve g?r??lerini destekleyecek baz? ?al??malar bulmu?tu. Bu ?al??malara g?re, k?tl?k boyunca b?lgeye yap?lan b?y?k ?apta uluslararas? yard?m ak???, yabanc?lardan dilenmeyi sosyal bir norm haline getirmi?ti. Aaron’a g?re burada dilenmek nefes almak kadar do?al bir ?eydi. Do?ru olsun veya olmas?n, Etiyopya kentlerinde, daha ?nce yaln?zca insanlar?n sadece birka? birra otlanmak i?in sahte dostluklar kurmaya pek de ihtiya?lar?n?n olmad??? Amerika’da rastlad???m bir t?r dilencilik oldu?u yads?namazd?. “Hay?r, arkada??n? bir daha asla g?rmeyeceksin,” diyerek beni inand?rd? Aaron. “Neden odama gelip sat?n ald???m sepetlere bir bakm?yorsun? Her biri yaln?zca yetmi? dolar.” Abera tam zaman?nda geldi. Her ?ey ayarlanm??t?. Art?k ayine gidebilirdim. “Ama onlara daha fazla hediye verme!” diye tekrarlad?. “Bunlar yeterli. Ayinde ikram edilen hi?bir ?eyi de i?me.” Moralimizi bozan tek ?ey onun ayine gelmiyor olmas?yd?. Bir s?nav i?in ineklemesi gerekiyordu. Abera’n?n yerine, dindar Katolik bir arkada?? benimle ayine gelmeyi kabul etmi?ti. “Katolik arkada??n gelecek mi?” diye sordum. “S?z verdi,” dedi Abera teredd?t ederek. “Stewart, sana bir ?ey sormam gerek. Ayine giderken bu ?apkay? takacak m?s?n?” Abera, bana ilk katiyi haz?rlayan Jiga’daki kad?n?n olduk?a g?l?n? buldu?u eski has?r ?apkamdan bahsediyordu. Belli bir giyim e?yas?na ?ok ba?lan?p onu ?zerinizden hi? ??karmak istemezsiniz ya, i?te o durumdayd?m. K-mart ma?azas?ndan ald???m Avustralya tarz? bu ?apkay? ?ok seviyordum ve ?apkam seyahatimin son bir y?l?nda olduk?a zarar g?rm??t?. Etiyopya’ya geldi?imde, art?k ?apkam be? alt? siyah yaman?n bir arada tuttu?u buru?mu? bir saman par?as?yd?. ?stelik kirliydi de; da??lmas?n diye onu y?kamaya bile cesaret edemiyordum. ?apkam? her haliyle seviyordum. De?i?ik milliyetlerden insanlar ?apkamla ilgili farkl? ama karakteristik tepkiler veriyorlard?. Nepalliler ?apkam i?in ?akayla kar???k b?y?k paralar teklif etmi?lerdi. Hintliler g?lm?? ve ?apkam?n “e?siz niteli?ini” ?vm??t?. Etiyopyal?lar ise sadece ?apkam?n hijyenik olmad???n? d???nm??t?. “O ?apkay? takamazs?n,” dedi Abera. “Bu ak?am olmaz. Sayg?s?zl?k olur.” ?slami tarzda bir ba??rt?s? ??kard?. “Bunu tak. Hatta dur ben hallederim.” “Tamam,” dedim. Hakl? oldu?unu biliyordum. Ayr?ca, ?zerinde mavi ve k?rm?z? zambak desenleri olan beyaz ba??rt?s? daha ??kt?. Abera ?rt?y? bir sar?k gibi ba??ma dolad?. “?yi g?r?n?yor,” dedi. “M?sl?manlara benzedin.” “Art?k tan?nmam, de?il mi?” “Muhtemelen. Gece ge? saatlerde Harar’da bu ?ekilde y?r?mek daha az tehlikeli.” Bir s?re sohbet ettik. Ak?am yeme?i teklifimi geri ?evirdi ve ona Cosmopolitan dergisinin say?lar?ndan g?ndermemi son bir kez daha hat?rlatt?ktan sonra (?niversite gazetesinin edit?r?yd?) yan?mdan ayr?ld?. Ben de otelin lobisinde oturup beklemeye ba?lad?m. Saat sekiz olmu?tu. Sonra dokuz. Derken on oldu. Otel bek?isi uyku has?r?n? yere sererken, biri ?n kap?y? ?ald?. Gelen Abera’n?n arkada??yd?. Ona geldi?i i?in te?ekk?r ettim, ancak ayinin bitmi? olma ihtimalini de sordum, ??nk? iki saat ge? kalm??t?k. “Sorun de?il,” dedi. Her ?eye ra?men, Harar’?n karanl?k sokaklar?nda aceleyle ilerliyorduk. Yerde ??melmi? duran adamlar hayk?rarak selam veriyordu. Kad?nlar ise daha utanga? ?ekilde g?l?mseyerek “merhaba” diyorlard?. Arkada??m ba??mdakini i?aret ederek “M?sl?man oldu?unu san?yorlar,” dedi. Kasaban?n merkezinden uzakla?t?k?a ortal?k sessizle?ti. Arkada??m?n da sesi ??km?yordu. Harar sokaklar?n?n, daha ?nce buralarda k?lele?tirilmi? t?m kabilelerin ruhlar? taraf?ndan lanetlenmi? oldu?u s?ylenir. Baz?lar?, gelene?e g?re ?ift cinsiyetli olduklar?na inan?lan Harar s?rtlanlar?n?n, had?m edilen ve harem a?as? olarak sat?lan yoksul erkeklerin ruhlar? olduklar?n? s?yler. On sekizinci y?zy?lda ya?am?? Frans?z gezgini Antoine d’Abladie’nin aktard???na g?reyse s?rtlanlar?n, Zar ruhlar?na sald?r?p onlar? yiyen buda isimli bir t?r kurt adam oldu?una inan?l?yordu. Zar ayininin yap?laca?? eve yakla??rken sesleri i?itmeye ba?lad?m. ?eytan ??karma ayini ba?lam??t? bile. Arkada??m sessiz olmam?z gerekti?ini s?yledi ve tek bir lambayla ayd?nlanan, uzun ve dar bir odaya girdik. A?a?? yukar? yirmi ki?ilik bir kalabal?k, kap?n?n yan?na ??melmi?ti. Odan?n ortas?nda b?y?k, pirin?ten yap?lm?? bir yata?a dayanm?? ?eyhin siluetini g?rebildi?imiz kirli bir beyaz ?ar?af as?l?yd?. ?ar?af?n ?n?nde ilk hastas? duruyordu. Ge? geldi?imizden ?t?r?, adam?n ne t?r bir rahats?zl??? oldu?unu tam olarak anlayamam??t?m. Fakat ?eyh adam?n ruhunu ele ge?iren varl??? ?oktan tespit etmi? ve ?eytan?, boyun k?sm?nda belli renklerde t?yleri olan ?? horozu kurban etmesi kar??l???nda adam?n bedenini terk etmeye ikna etmi?ti. Bir kadeh renksiz lik?r odada elden ele dola?t?r?ld?. ?nsanlar al?ak sesle konu?uyorlard?. Yabanc? oldu?umun anla??lmamas? beni ?a??rt?yordu. Anla??lan “k?l?k de?i?tirmem” i?e yaram??t? ve yabanc? bir M?sl?man olarak g?r?l?yordum. Duvar dibine ??melmi? insanlar?n bir k?sm? yava??a ileri geri sallanmaya ve tuhaf bir melodiyi tekrar tekrar m?r?ldanmaya ba?lam??t?. Malt?z?n ?st?ne t?ts? at?ld?. Geleneksel olarak bu tarz ?eytan ??karma ayinlerine ba?larken bir ?ift g?vercin kurban edilebilir veya esrar ya da alkol i?ilebilir. T?m bu ayinlerde ye?il kahve ?ekirdekleri ?nce kavrulur, sonra ?i?nenir ve demlenir; b?ylelikle “kutu a??lm??” ve ?eyhin, ellerindeki deliklere bakt???n?zda ba?ka bir boyuta ge?ece?iniz, ayak parmaklar? olmadan tasvir edilen Zar ruhlar?yla ileti?im kurabilmesini sa?layan g?c? a???a ??km?? olur. Ayr?ca, bu ruhlar?n g?zel olduklar? ve Arap, beyaz ve ?inli gibi ?e?itli ?rksal arketiplere b?r?nerek geldikleri de s?ylenir. Baz?lar?na g?re Zar kelimesi, Afro-Asyatik dil grubunda g?k tanr? anlam?na gelen Waaq kelimesinin de?i?ime u?ram?? halidir. Etiyopyal? Zar rahipleri, genelde, Wato ya da Wallo isimli bir kabileye mensuptur; bu da o ak?amki ayini yapan rahibin de e?itim g?rd??? g?l?n ve Etiyopya’n?n en eski kutsal yerinin ismidir. Wallo kabilesi, ilk kahve ?i?neyicilerinin torunlar? olduklar?n? iddia etmektedir ve tarihin bir d?neminde b?y?l? g??lerinden dolay? bu kabileden o kadar korkulmu?tur ki, di?er kabileler onlara sald?rmaya cesaret edememi?tir. Yak?n zamana kadar, ?zellikle g??l? b?y?c?lerin mezarlar?na bir kahve a?ac? dikmek ?dettenmi? ve Oromolar ilk kahve a?ac?n?n, G?k Tanr?’n?n ?lm?? bir b?y?c?n?n cesedine d??en g?zya?lar?ndan do?du?unu s?ylermi?. Ben bu ayine bir ?eytan ??karma diyordum; fakat bu, tek ba??na Zar’la ileti?im kurabilen ve gerekti?inde daha makul talepler i?in Zar’la pazarl?k yapan ?eyh ve Zar aras?nda ge?en ger?ek bir pazarl?kt? asl?nda. Kahvenin rol? belki de, Carlos Castaneda’n?n Don Juan’?n ??retileri ??lemesiyle pop?ler olmu?, hal?sinatif madde i?eren kakt?s?n “benzerleri” ile k?yaslanabilir; ??nk? ?ekirde?in i?indeki “ruhlar” sadece onlar? v?cuduna alan ki?inin g??lerine g?re hareket edebilir. Bir k?z ?ne ??kt? ve yere, ?eyhin siluetini g?rd???m?z beyaz ?ar?af?n ?n?ne, biraz daha hediye koydu. Ba? a?r?lar?ndan mustaripti; g?nlerce s?ren berbat, korkun? ba? a?r?lar?ndan. K?z konu?urken ?eyhin siluetinin titredi?i g?r?lebiliyordu. ?ekti?i ?st?raplar erkek bir yak?n? taraf?ndan anlat?l?rken k?z duruyor ve tek kelime etmeden bekliyordu. Adam?n a??klamalar?na bak?ld???nda, k?z?n ?ekti?i dertlerin ba? a?r?lar?ndan daha ciddi oldu?u anla??l?yordu. Abera’n?n arkada??, “Bu psikolojik bir sorun,” diye f?s?ldad?. K?z mobilyalar? k?r?p d?kt??? sara n?betleri ve tuhaf, ?iddetli krizler ge?iriyordu. Annesinin parma??n? ?s?rmaya ?al???nca, ailesi Zar rahibine dan??maya karar vermi?ti. K?z?n hik?yesini ??renen kalabal?k ?z?nt?yle f?s?lda?maya ba?lad?. K?z?n belirtileri tipik bir Zar ?eytan? ?arpmas?na i?aret ediyordu. ?eytan, kad?nlar?n ruhlar?n? ele ge?irerek onlar?n v?cutlar?nda ya?ama e?ilimindedir; bedenine yerle?tikleri kad?nlar?, demir ?ubuklarla kendilerine zarar vermeleri de d?hil -yaralar? sabaha kadar kaybolur- pek ?ok eylemi ger?ekle?tirmeye zorlarlar. K?z aniden kendini yere att?, ?ok ac? ?ekiyormu? gibi titreyerek ve ba??n? ellerinin aras?na alarak ba??rmaya ba?lad?. ?eyh, k?z?n i?indeki ?eytan? sorgularken, k?z?n yakar??lar? giderek art?yordu. Olan biteni izleyen Katolik arkada??m tiksintiyle ba??n? sall?yordu. Sonunda, k?z?n ailesinin bir buza?? ba???lamas? gerekti?ine karar verildi. Sonras?nda ise k?z?n ruhunu ele ge?iren Zar olduk?a garip bir ?ey talep etti: K?z sa??n? tamamen kesmeli ve kesti?i sa?? s?rtlanlar?n oldu?u yerlerde da??tmaya tek ba??na gitmeliydi. Bir ?ift makas getirildi. Ancak sa?? kesmeye ba?lad?klar?nda, k?z eliyle oturdu?umuz yeri g?sterdi. B?r?nd???m k?l???n d???nd???m kadar i?e yaramad??? ortadayd?. K?z, bir yabanc?n?n, sa??n?n kesilmesine ?ahit olmas?n? istemiyordu. Yorgun arg?n otele y?r?rken, Abera’n?n arkada?? anlamad???m ?eyleri bana a??kl?yordu. O, bu tarz ?eyleri ciddiye alan biri de?ildi. Ona, Amerika’da da televizyonlara ??kan benzer ?ifac?lar oldu?undan bahsettim. “Onlar da kahve ?ekirdekleri mi kullan?yor?” diye sordu. “?ey, kahveyi kesinlikle severler,” diye a??klad?m. “Ancak ?demelerde ?o?unlukla kredi kart? tercih ediyorlar.” Ertesi g?n, k?z?n sa?lar?na dair t?m izlerin g?n do?umuna kadar ortadan kayboldu?unu duydum. ET?YOPYALILAR, KAHVEN?N HAL?S?NAT?F ETK?LER?N? KE?FETT?KLER?NDE, kom?ular?n?n da bunu fark etmesi ka??n?lmaz hale gelmi?ti. S?ylentilere bak?l?rsa, ilk olarak kuzeydeki zalim M?s?rl?lar ba??ml? hale gelmi?ti. Hatta baz? a??r? heyecanl? akademisyenler, Truval? Helen’in “?st?rab?n? dindirmek” i?in i?ti?i M?s?r’?n efsanevi ilac?n?n, Frappuccino[13 - Starbucks taraf?ndan sat?lan buzlu kahvenin ticari markas?. (e.n.)]’nun ?ok eski bir t?r? oldu?unu ?ne s?rm??t?r. Fakat kahve ?ekirde?inin Harar’dan ??kt??? yolculu?un ana istikameti do?udaki K?z?ldeniz’di. Buradan da bug?n Yemen’de bulunan, g?n?m?zde Muha Liman? olarak bilinen limana gemiyle g?nderiliyordu. ?lk bin y?lda Harar ve el-Muha hatt?nda ticaret bir hayli geli?mi?ti. ?o?unlukla deveku?u t?yleri, gergedan boynuzu ve kaplumba?a kabu?u ticareti yap?l?yordu. Yani temel ihtiya?lar. Tabii, bir de k?leler. Araplar?n k?le t?ccarl??? konusundaki k?t? nam? her yere yay?lm??t? ve zanj dedikleri kurbanlar?n? bulmak i?in bu b?lgede dola??yorlard?. Zanjlar, Araplar? ya da en az?ndan Arap tatl?lar?n? ?ok seviyorlard?. Orta?a?da ya?am?? Arap yazar Kitab el Agail el-Hind’e g?re, “Zanjlar [Araplara] secde edip onlara ‘Ey hurmalar diyar?n?n y?ce insanlar?, size selam olsun!’ ?eklinde seslenerek [Araplar?] g?zlerinde b?y?t?yorlard?. (…) Zira bu ?lkeye seyahat edenler, zanjlar?n ?ocuklar?na tatl? hurmalar? g?sterip onlar? istedikleri yere ?ekerek ele ge?irdikten sonra kendi ?lkelerine ka??r?rlar.” Bin y?l ?nce k?le kafilelerinin Harar’dan K?z?ldeniz k?y?s?na ula?mas? yirmi g?n s?r?yordu. T?rk haremlerine gidecek o?lanlar yol ?zerinde had?m ediliyordu. Tutsaklar?n da en az yar?s? yolda ?l?yordu. Onlardan arda kalanlarla da kahve a?a?lar? filizleniyordu. Benim K?z?ldeniz yolculu?um sadece ?? g?n s?rm??t?. ?nce Harar’dan ?lkenin tek demiryolunun yak?n?nda bulunan Dire Dawa kasabas?na otostop ?ekerek gittim. Kaplamas? y?rt?k p?rt?k, pis ve eski moda yatar koltuklar?yla (en az?ndan birinci s?n?fta b?yleydi) 1900’lerin ba??nda pop?ler olmu? bebek mavisi Frans?z ?imendiferi bir g?n gecikmi?ti, fakat beklememe de?mi?ti. Mekanik ar?zalar on iki saatlik yolculu?u iki g?nl?k bir ?ileye d?n??t?rm??t?. Hindistan’daki bir y?l?m?n ?zerinden ?ok ge?memi?ti, dolay?s?yla bu t?r gecikmeler bana son derece ola?an geliyordu. Sadece g?zlerimi kapat?p ?l? taklidi yapm??t?m (belki de sadece bunu diliyordum). 13. y?zy?lda M?sl?man bir seyyah olan ?bn-i Batuta’n?n, “d?nyan?n en pis, en rahats?z edici ve en koku?mu? kasabas?” olarak tan?mlad??? ve b?lge halk?n?n deve eti sevdi?i Cibuti Liman?’na varm??t?k. Bug?n Cibuti teknik a??dan bir ?lkedir. Asl?nda barlar ve genelevlerle dolup ta?an abart?lm?? bir Frans?z askeri garnizonu da diyebiliriz. So?uk bir ?eyler i?mek i?in solu?u bir kafede ald?m. “?ngilizce biliyor musun?” Ekose etek giymi? g?bekli bir adam, bir kanga[14 - Sudanl? etnik bir grubun ?yesi. (?.n.)], yan masaya oturdu. “Tu parles fran?ais?”[15 - Fr. “Frans?zca biliyor musun?” (?.n.)] “Evet.” ?apkam? inceliyordu. “Ooo! Amerikal? bir adam. G?zel! On iki dil biliyorum,” dedi. “D?nyadaki t?m limanlara yelken a?t?m: Kahire, ?skenderiye, Venedik, New York, Atina, Sidney, Hong Kong…” Liste devam ediyordu. Adam emekli bir denizciydi. “??te bu y?zden Cibuti’ye d?nd?m. Sen buray? be?endin mi?” Y?z?m? ek?iterek s?r?tt?m. “Neden buraya geldin?” diye sordu. El-Muha’ya giden bir gemi arad???m? s?yledim. ?a?k?nl?kla bana bakt?. “El-Muha m?? Neden oraya gidiyorsun?” “Kahve i?in.” “Kahve i?in Yemen’e gidiyorsun yani,” diyerek bardaki kalabal??a bunu terc?me etti. Herkes kahkahaya bo?uldu. “Bug?nlerde oraya pek gemi gitmiyor dostum.” Adam, daha d?n Eritre’nin, iki ?lkenin ortas?nda kalan Yemen’e ait bir grup aday? i?gal etti?inden bahsetti. K?z?ldeniz iki taraf?n da ordular?yla doluydu ve s?ylentilere g?re Yemen hava kuvvetleri ??pheli g?r?nen gemileri bombal?yordu. “Ama sen ?ansl?s?n. Arkada??m?n gemisi bug?n kalk?yor. Bu gemi i?in iki hafta boyunca bekleyenler oldu ve bombalar onlar?n umurunda bile de?il. E?er istiyorsan acele etmelisin!” Arkada??n?n gemisi, parlak boyal? g?vdesi uzun zaman ?nce griye d?nm?? 9 metre uzunlu?unda bir tekneydi. Teknenin arka taraf?na do?ru bir ?e?it kul?be ve basit bir direk (yelkeni olmayan) vard?, ba?ka da bir ?ey yoktu. Radyo, lamba ve herhangi bir acil durum donan?m? da yoktu. Tuvalet, okyanusun ?zerinde as?l? duran bir kutuydu. G?verte bile yoktu, sadece 15 Somalili m?ltecinin ?zerinde sa?a sola yay?ld??? ye?il bir branda alt?nda k?feler vard?. Fakat tekne y?zer haldeydi. Kaptan Abdou Hager’le otuz dolara h?zl? bir anla?ma yapt?k. Tekneye atlad?m ve be? dakika sonra, Qasid Karin iskeleye ba?l? halatlar?n ?zerindeki fareleri silkeledi ve denize a??ld?. G?ne?in yo?un alt?n rengi ???nlar?n? t?m g??e yayarak g?zden kayboldu?u vakitteydik. Deniz, koyu mora d?nm??t?. Ertesi g?n Yemen’de olaca??m? d???n?yordum. Liman?n a?z?na vard???m?zda tekne yava?lad?. Bir ?ap?rt? sesi geldi ve motor durdu. “A??r? r?zg?r var,” dedi yan?mda duran on d?rt ya??ndaki Somalili delikanl?. “Yar?n gidiyoruz.” Ad? Muhammed’di. Muhammed ve k?z karde?i, sava? sona erene kadar akrabalar?yla birlikte ya?amak ?zere Yemen’e g?nderiliyordu. A??r? iri kad?ns? g?zleri ve b?k?k dudaklar? olan ince, uzun boylu bir o?land? ve bence g?zeldi. E?er bir kad?n gibi giyinmi? olsayd?, onu gen? bir k?z sanabilirdim. Amerika’da Somali’deki gibi diktat?rler olup olmad???n? sordu. Tabii var dedim, t?m b?y?k yerlerin diktat?rleri olmu?tur. Muhammed ve k?z karde?i Ali ?a?k?n g?r?n?yordu. Amerikal? diktat?rlerin tanklar? ve silahlar?n?n olup olmad???n? sordular. Pek tanklar? olmad???n?, fakat bir s?r? silahlar? oldu?unu s?yledim. Amerika’daki pek ?ok mahallenin Mogadi?u’dan farks?z oldu?una onlar? inand?rd?m. Birka? dakikal?k sohbetin ard?ndan ?ok az ?ngilizce bilen Muhammed (yine de ?ngilizcesi benim Somalicemden iyiydi) bana bir hediye verdi. Bir tomar Somali ?ilinini ellerime koyarak “Bunu alman? istiyorum,” dedi. “Al.” Kabul etmedim. Somalili m?lteciler Amerikal? turistlere nakit para vermemeli. Tam tersi de ge?erli. Benim de ona kar??l?k olarak bir avu? dolusu Amerikan dolar? vermek gibi bir niyetim kesinlikle yoktu. “Hay?r, hay?r, hay?r,” dedim. “Bunu yapmamal?s?n.” “Evet, evet.” Paray? elime tekrar s?k??t?rd?. “Al.” “Burada ?ok para var,” dedim. On be? bin Somali ?ilini vermi?ti. “Bunu alamam. Sen delirmi? olmal?s?n.” ?ngilizcesi daha iyi olan bir Etiyopyal? araya girdi. Somali h?k?meti ??km??t? ve para de?ersizdi. K???t par?alar?n? isteksizce kabul ettim. Hediyesinin de?ersiz oldu?unu d???n?p ?yle kabul etmi? olmam Muhammed’i ?a??rtm??t?. Ali de en ?ok, Yemen’de pe?e takmak zorunda kalaca?? i?in endi?eliydi. Elbisesinin kenar?yla alayc? bir ?ekilde surat?n? ?rtt?. “K?t?, k?t?,” dedi. “?lkemde b?yle de?il.” Y?z?, Arap ve Afrikal? ?ehresinin harika bir kar???m?yd?. Bana s?rekli ?ay ve bisk?vi ikram ediyordu. Ben de ona Arap?a-?ngilizce s?zl???m? verdim. Gecenin ikisinde, en de?erli e?yalar? olan k???k bir Casio marka orgu ??kard?lar. Onlara Mozart’?n sonat?n?n giri?ini la maj?rden ?ald?m, ancak se?ilen tarzda sabit bir senkop[16 - Ritim vurgusunun do?al ak??taki g??l? vuru?a de?il, ?l??n?n hafif vuru?lar?na rastlamas?. Aksat?m. (e.n.)] olu?turan makinenin otomatik ritim kontrolleri onlar?n daha fazla ilgisini ?ekmi?ti. Bu tarz bir yolculu?un kahve ta??mak i?in yap?ld??? g?nlerde olsayd?k, bu ikisi, r?zg?r?n sesini bast?ran ritmik bossa nova[17 - Brezilya k?kenli bir m?zik ve dans t?r?. (e.n.)] par?alar? dinlerken, k?le olmak ?zere yolda olurlard? diye akl?mdan ge?irdim. ?u an ise sadece m?lteciydiler; acaba bu, ger?ek bir ilerleme say?labilir miydi? 3 El-Muha’ya Yelken A??? Seyahatlerinde bir kahve a?ac?n?n yan?ndan ge?ti ve dini b?t?n herkesin gelene?i oldu?u ?zere, o da kendisini kahvenin hi? ellenmemi? meyvesiyle besledi. Kahve meyvesini yemenin, uyan?kl???n? art?rarak dini vazifeleri yerine getirilmesini ve ayinlerde uyan?k kalmas?n? sa?lad???n? fark etti.     al-Kawakib al-sa’irn bi-a’yan al-mi’a al-’ashira Najm al-Din al-Ghazzi (1570–1651) SABAH TEKNE MOTORUNUN SES?YLE UYANDIM. Art?k Cibuti’de de?ildik. Korkuluk ?zerinden etraf? s?zerken g?rebildi?im tek ?ey, turkuaz renkli deniz suyunun dalgalarla k?p?r?p benek benek olu?uydu. G?ky?z?n? yans?tan k?r?lm?? bir aynaya bakmak gibiydi. Kas?rga hi? de bitmi? gibi durmuyordu. Di?erlerinin de e?yalar?n? teknenin arka taraf?ndaki sundurmaya ta??m?? olduklar?n? fark ettim. Oldu?um yerde kalmaya karar verdim. Pruvaya bir dalga vurdu ve beni tepeden t?rna?a s?r?ls?klam etti. Bir tane daha dalga geldi ve sonra bir tane daha. Di?erlerinin e?yalar?yla birlikte kendi e?yalar?m? teknenin arka taraf?na ta??rken, g?vertenin yirmi derecelik bir a??yla yan yatm?? oldu?unu fark ettim. Qasid ilerlemiyordu. M?rettebat giren suyu kovalarla bo?alt?p tekneyi do?rulturken, teknenin burnunu r?zg?rdan etkilenmeyecek ?ekilde d?nd?rd?. Kutular yerlerinden oynam??t? ve bu sorunun, sadece teknenin y?k?n?n yanl?? da??t?lmas?ndan kaynakland??? sonucuna vard?m. Sonra bir bal?k?? teknesi yar???rcas?na yan?m?zdan ge?ti ve teknenin ne kadar y?ksekten gitti?ini fark ettim. Qasid yakla??k iki metre daha a?a??dan gidiyordu; ??nk? kaptan?m?z tekneyi a??r? doldurmu?tu. Hareket eder etmez dalgalar pruvaya ?arpmaya ba?lad?. Durup sular? bo?altt?k. Bu, t?m g?n devam etti. Sonunda m?rettebat?m?z “bisk?vi” ta??yan y?k teknesinin tuzlu sudan zarar g?rebilece?inden endi?elenmi?ti. Ancak ger?ek sorun, Qasid’in a??rl?kl? olarak i?ki ve AK-47[18 - Bir makineli t?fek t?r?. (e.n.)] ta??yor olmas?yd?. ??kiler Cibuti’den geliyordu, ancak daha sonra ??rendim ki silahlar Eritre’ye yap?lm?? ba?ar?s?z bir sat?? gezisi sonras?nda Yemen’e geri d?n?yordu. B?t?n o silahlar?n a??rl??? da tekneyi a?a?? ?ekiyordu. M?rettebat bir ada bulup f?rt?nan?n dinmesini beklemeye karar verdi. “M?rettebat” diyorum ??nk? Kaptan Abdou’yu gemide hi? g?rmedi?imin daha yeni fark?na var?yorum. ?nemli de?il. Qasid’i s?ren ?? gen? ve iki ya?l? adam ?ok ge?meden bir adan?n a??klar?nda demir att?lar. Derhal hepimiz e?yalar?m?z? kurumalar? i?in d??ar? ast?k. Burada, r?zg?rs?z bir yerde bile, f?rt?nan?n k?yafetleri doksan derecelik bir a??yla dalgaland?rd???n? fark etmi?tim. Herhalde buras? eyaletleraras? bir mola yerinin K?z?ldeniz’deki e?de?eriydi. Ancak, teknik olarak, ?u an ?ss?z bir adada bulunan kazazedelerdik. Benim keyfim t?k?r?ndayd?. Ne de olsa teknenin motoru h?l? ?al???yordu ve muhtemelen en sonunda Yemen’e varacakt?k. Ancak yol arkada?lar?mdan baz?lar? durumla ilgili daha tedirgindi. Mesela, Etiyopyal? bir kat ba??ml?s? olan Paulious. G?nl?k dozundan yoksun kalm?? kat ba??ml?lar?na ?eytan katou musallat olurmu? ve Paulious da kats?z bir ortamda mahsur kald??? i?in tedirgindi. “Ah, akl?ma k?t? d???nceler geliyor,” diyerek s?zlan?yordu. “Buradan gitmemiz gerek.” ?lk kavga “Di?siz” ad?n? takt???m eski bir denizciyle onun kat?n? ?almaya ?al??an bir yolcu aras?nda ??kt?. Di?erleri h?zla onlar? ay?rd? (Di?siz, gen? adam? parmakaras? terli?iyle tehdit ediyordu); ??nk? bu, k?t?ye i?aretti. Bir ?e?it de?irmende ye?il bir p?reyi ???tt???n? fark etti?imde ona bu ad? takm??t?m. ?nce yemek haz?rlad???n? d???nm??t?m. Daha sonra haz?rlad??? ?eyin o ?ok de?er verdi?i kat oldu?unu anlad?m. Di?siz oldu?undan, yapra??n de?erli ?z?n? ??karabilmek i?in ?nce bu de?irmenle “?i?nemesi” gerekiyordu. Ba?ka bir m?rettebat daha vard?, birka? kez bana dik dik bakarken yakalad???m, muhtemelen on alt? ya?lar?nda, k?v?rc?k sa?l?, gen? bir delikanl?. Samimi ve d?r?st bir y?z? vard?; bir maymunu hat?rlatan rahat hareketleri, hayat?n? Qasid gibi teknelerde ge?irmi? oldu?unu d???nd?r?yordu. Di?erleriyle muhabbet ederken konu Amerika’ya geldi. ?st?m?zdeki k?fede oturan delikanl?, ?a?k?nl?k i?erisinde el-Muha’y? i?aret ediyordu. “El Marikal? m??” diye sordu di?erlerine. “Oras? el-Muha’ya yak?n m??” Di?erleri g?ld?, en sesli g?lense Paulious oldu. “Daha Amerika’n?n ne oldu?unu bilmiyor!” dedi. “Bir ada m??” diye sordu delikanl?. Kuzeybat?ya do?ru i?aret ettim. “O tarafta.” “Eritre’nin orada m??” Di?erleri yine g?ld?. “Hay?r, hay?r. Olduk?a uzak,” dedim. “Amerika’ya gidecek olursan, ?nce Eritre’ye, sonra Etiyopya’ya gidersin, sonra Afrika’y? a??p T?rkiye’yi, sonras?nda Avrupa’y? ge?ersin, sonra ba?ka bir yere var?rs?n, yani ?ngiltere’ye ve oradaki denizi de ge?ersin. B?y?k bir denizdir. T?m bu yerleri ge?tikten sonra vard???n yer Amerika’d?r,” dedim. Di?erleri bu dediklerimi terc?me etti. ?ocuk, bir yerin nas?l o kadar uzak olabilece?ini anlayam?yormu? gibi bak?yordu bana. “Sand???n kadar uzak de?il,” dedim ikna edici olmayan bir tonda. Kafas? daha da kar??m?? g?r?n?yordu. Sonra g?zlerini k?st?; di?erleri h?l? g?l?yordu. San?r?m, insanlar?n ona g?ld?klerini ve benim de ona yalan s?yledi?imi, onunla dalga ge?ti?imi d???nm??t?. ?fke ve ?a?k?nl?k aras?nda kalm?? bir ifadeyle yan?m?zdan uzakla?t? ve birden akl?ma geldi; evet, hakl?yd?. Amerika hayal edilemeyecek kadar uzakt?. Gidilemeyecek kadar uzakt? ve b?yle bir deniz yolculu?u m?mk?n olsa bile, neden biri memleketinden bu kadar uza?a gitmek isterdi ki? Hatta Ay’da bile olsa, buras? neden umurunda olsundu ki? Delikanl?n?n ya?ad??? yer buras?yd?. T?m hayat? boyunca burada, muhtemelen bu teknede ya?am??t?. Buras? onun memleketiydi; buras?, el-Muha, kumsal, deniz, r?zg?r ve bekleyi?. Bir g?n, teknenin dire?i ?n?nde oturan, g?len ve y?klerin aras?ndan turuncu kremal? bisk?viler ?alan Di?siz’in yerini o alacakt?. Belki otuz, belki k?rk ya??nda olacak, fakat bundan ?ok daha ya?l? g?sterecekti. Sonras?nda ise, ona ne zaman g?l?msesem yan?mdan uzakla?t?. Bana di?erleri gibi, sadece “Amerikal?” diye hitap ediyordu. ??leden sonran?n geri kalan?n? yaln?z ba??ma oturarak ge?irdim. Gitmekte oldu?umuz Yemen’deki el-Muha Liman? h?l? d?nyan?n en izole b?lgelerinden biridir. Ancak ka??r?lan Afrikal?lar?n buraya kahve getirdikleri zamanlarda, en az?ndan Bat?l?lara g?re, buras? neredeyse efsanevi bir yermi?. Bir Yunan yazar?n birinci y?zy?lda kaleme ald??? Periplus Maris Erypraei’de anlatt???na g?re, buraya “yelken a?mak bile son derece tehlikeli. (…) Buras?, gemisi kaza yapm?? herkesi ya?malay?p k?lele?tiren, ihtiyofajlarla [bal?k yiyenlerle] dolu bir diyar.” Yunanlar, Araplar?n devasa kertenkeleleri yediklerine ve kalan ya?lar?n? da kaynatt?klar?na inan?yorlard?. Kanatl? ejderhalar?n da korkun? hastal?klar?n bula?t???na inan?lan k?y?y? koruduklar?na inan?l?rm??. Bu propagandan?n b?y?k k?sm?, ya?mac?lar?, ticaret imparatorluklar? i?in hayati ?nem ta??yan m?r[19 - ?la? yap?m? ve parf?meride kullan?lan kokulu bir t?r re?ine. (e.n.)] bah?elerine sald?rmaktan vazge?irmek i?in Araplar taraf?ndan yay?lm??t?. Ummanl? Arap denizciler ?oktand?r Qasid’e benzer teknelerle Hindistan’dan ?ivit otu, p?rlanta ve safir getiriyorlard?. Afrika’ya da “vah?ilerin iyi niyetini kazanmak i?in Muza’dan [el-Muha’dan] b?lge halk?n?n yapt??? silahlar”? g?t?r?yorlard?. Afrika’dan geri d?nerken ise misk ya??, misk kolonyas?, kaplumba?a kabuklar? ve gergedan boynuzlar?n? getiriyorlard?. Bir de ?ok say?da k?le getiriyorlard?; k?lelerden baz?lar? Arabistan’a ilk kahve tohumlar?n? getirdi. Say?lar?n? ne yaz?k ki kesin olarak bilemiyoruz, fakat zanj k?leleri birinci y?zy?lda ?in’e getirilmi?lerdi. 1474 y?l?nda sekiz bin Afrikal? k?le, Do?u Hindistan’daki Bengal’in y?netimini k?sa bir s?reli?ine ele ge?irdi. Bu k?le ticareti, Umman’?n Siyahi Sultan?’n?n Portekizlileri defetmesi ve 1800’lerde Afrika’n?n Svahili k?y?s?ndaki n?fusun neredeyse yar?s?n? k?lele?tirerek Zanzibar’daki kararg?h? kurmas?yla zirveye ula?t?. Ak?am yeme?inde pirin? pilav? vard?. Hani? Adalar?’n?n titre?en ???klar? g?r?n?yordu. Yan?mdakilere bunlar?n bomba atan u?aklar olup olamayaca??n? sordum. Hay?r dediler, bu ?nemli bir ?ey de?ildi. Kat yoksunlu?uyla tamamen gerginle?en Paulious hari? herkes somurtarak sessizli?e b?r?nm??t?. Paulious bana, r?zg?r?n azalmaya devam etmesinin ve yak?nda buradan gidebilecek olmam?z?n harika oldu?unu s?yleyip duruyordu. Bir adan?n tepesi ?zerinde karanl?kta dans eden k???k kum f?rt?nalar?na do?ru i?aret ettim. Y?ld?zlar?n ayd?nlatt??? kum f?rt?nas?n?n izleri g?m??e ?almakta ve adeta g?ky?z?nden a?a?? s?z?lmekteydi. ?eytan hortumlar?na Etiyopya dilinde bir isim vererek “Is al-sichan,” dedi. “K?t? ?eyler olacak.” Ertesi g?n r?zg?r yolumuza devam edebilece?imiz kadar sakinle?mi?ti. Araziyi g?nbat?m?na kadar g?zlemledik ve birka? saat sonra el-Muha Liman?’n?n hemen d???na demir att?k. Fakat ertesi sabah r?ht?ma yana?maya ?al??t???m?zda Yemen’in bizi kabul etmedi?ini ??rendik. Ba?ta Somalili m?lteciler olmak ?zere yol arkada?lar?m?n resmi evraklar? yoktu. R?ht?mdan yirmi ?? metre uza?a demir atmam?z ve orada durmam?z gerekti?i, limana girmemizin veya limandan ayr?lmam?z?n yasak oldu?u s?ylendi. ?? g?n, ?? gece boyunca limandaki sahipsiz gemilerin aras?nda s?r?klenip durduk. Dostluklar kuruldu ve bitti. Daha fazla kavga ??kt?. Somalili delikanl? Muhammed, konu?mak istemiyordu. Neyi oldu?unu sordu?umda da yaln?zca y?ld?zlara bak?p “?ok g?zeller,” diye m?r?ldan?yordu. HAKLIYDI. G?ND?ZLER?, G?RDAP G?B? D?NEN kum f?rt?nalar?n?n aras?nda bir g?r?n?p bir kaybolan el-Muha’n?n kemik beyaz? minarelerini g?rebiliyorduk. Geceleri ise teknemiz demir att??? yerde sallan?rken, s?rt?st? uzan?p y?ld?zlar?n daire ?izerek d?n???n? izliyordum. Geceler so?uktu. Battaniyem yoktu, bu y?zden ?s?nmak i?in Billie Holiday’in ?ark?lar?n? s?yl?yordum. ?ark?lar? g?zel s?yledi?imde, Di?siz beni bir paket bisk?viyle ?d?llendiriyordu. En sevdi?i ?ark? da “God Bless the Child” idi. Zihnim biriktirdi?i her an?y? kusmaya ba?lam??t?. Hayaletli Noel ilahileri r?zg?rda yank?lan?yordu ve belirli cinsel fantezileri zihnimde o kadar ?ok tekrarl?yordum ki sevgilimin sa?lar?n?n parmaklar?ma doland???n? hissedebiliyordum. Son gecemizde yak?ndaki bir gemi enkaz?nda birtak?m hareketlenmeler oldu?unu fark ettim. Geminin yar?s? batm??t? ve ben de terk edildi?ini d???nm??t?m. Ancak gece boyunca geminin lombozlar?nda soluk renkli ???klar?n k?rp??t???n? g?rd?m. Teknemiz ne zaman enkaza do?ru sallansa, bir dirse?imin ?zerine do?rulup karanl?ktaki gemiye bak?yordum. Enkazdaki biri Michael Jackson’?n me?hur ayak hareketlerini yapt??? “Billie Jean”i izliyordu. Tekne s?rekli sallan?rken ve deniz tuzuyla kaplanm?? g?zl???mle orada neler d?nd???nden emin olmak zordu; ancak Michael Jackson’?n suyun ?zerinde ay y?r?y???n? tekrar tekrar yap?yor oldu?una ikna olmu?tum. ???nc? g?n uyand?m ve Qasid’in r?ht?ma ?ekildi?ini fark etim. Somalili kad?nlar pe?eleriyle y?zlerini ?rtm??lerdi. Teknedeki arkada?lar?m bir kamyonete bindirildiler, ben de sar?kl? askerlerle ?evrili k???k bir barakaya g?t?r?ld?m. Barakan?n i?inde bir masan?n arkas?nda oturmu? bir ba?ka asker vard?. “Pasaport.” Pasaportumu uzatt?m. Sayfalar? k?zg?n bir ?ekilde ?evirdi. “Evet,” dedi y?z?me bakmadan. “Geldi?in yer…” “Etiyopya.” “Burada Cibuti yaz?yor. Hangisi do?ru?” “Evet, evet, Cibuti,” dedim. “Unutmu?um.” ?fkeyle i?ini ?ekti. “Cibuti’yi unuttun. Sava?? da unuttun mu?” “Sava? m?? Yemen ile Eritre aras?ndaki mi? Tabii ki hay?r.” “Tabii ki hay?r,” diye tekrarlad? ve sandalyesine yasland?. “Senin, yani bir Amerikal?n?n, ?u an burada olmas? garip. Neden b?yle diyorum biliyor musun?” Sava??n iyi gitmedi?i anla??l?yordu. Eritreliler, Yemenlileri Ha-ni? Adalar?’ndan s?rm??t?. Elli kadar insan ?lm??t?. Bu ?ok ciddi bir ?eydi. Subaya g?re de her ?ey, Eritrelilerin deniz dibi petrol sondaj?yla ilgili bir anla?may? imzalay?p haklar?n? bir Amerikan petrol ?irketine devretmesiyle ba?lam??t?. Petrol yata??, Eritre’nin k?y? ?eridiyle adalar aras?ndayd?, bu y?zden Eritre petrol ?zerindeki haklar?n? sa?lama almak i?in oray? istila etmi?ti. Kar??lar?nda komik ?apkal? bir Amerikal? vard?. CIA’den geldi?im besbelli ortadayd? i?te. “El-Muha’ya geldiniz,” dedi ba??n? sallayarak ve g?l?mseyerek. “Vizemi g?rebildiniz mi?” diye sordum. “Ah evet,” dedi k???mseyerek. “Vize.” E?yalar?m? i?aret etti ve duvar?n ?n?nde duran bir masaya yayd?. “Foto?raf makinen de var, ha?” “Evet.” “Foto?raf ?ekiyor musun?” “El-Muha’da de?il.” ?fkeli bir ses tonu ??karmaya ?al??t?m. “Buras? askeri b?lge!” “Yaa. Peki neden el-Muha’ya geldiniz?” “Kahve i?in,” diye a??klad?m. “Kahve? Muha’da m??” “Evet. Hani, ??zel?… “ “Cami mi?” Pasaportuma tekrar bakt? ve ilk sayfay? inceledi. “Fakat burada M?sl?man oldu?un yazm?yor.” “Hay?r, ama…” “Sadece M?sl?manlar camiye girebilir.” “Sadece g?rmek, ??yle bir bakmak istiyorum.” “Yaa… ?nce kahve i?in geldi?ini s?yl?yorsun. Sonra da turist oldu?unu.” Bana inanmam??t?. “Gelgelelim, Eritreli su?lularla Yemen’e geliyorsun. Hem de bir foto?raf makinesiyle.” Sonu?ta beni bir casus zann?yla nezarete atacakt?. Bir yatak ve su oldu?u m?ddet?e benim i?in sorun yoktu. Yemen b?rokrasisinin seyrini izlemek ilgin? olabilirdi. Subay e?k?llimi g?nderecek, di?er subaylar daha fazla soru soracaklar, o da verdi?im cevaplar? onlara g?nderecekti. Daha fazla soru, daha fazla cevap; ama ikimiz de sonunda serbest kalaca??m? biliyorduk. Subay beni inceledi. Belki de zihnimi okudu; ??nk? bir anda t?m bu ?abaya de?medi?ime karar vermi? gibiydi. Yemen felsefesiyle ?zde?le?tirdi?im bir hareket yapt?: Sa? elini kula??na kadar kald?rd? ve durumdan s?k?lm?? gibi yukar? bakarak ilk ?? parma??yla “hadi git art?k” anlam?na geldi?ini d???nd???m tuhaf bir el hareketi yapt?. Sonra da makineli t?fek ta??yan iki askerinin d??ar?ya kadar bana e?lik etmesini emretti. “Ho? geldiniz. Pasaportunuzu unutmay?n,” dedi. “Fakat kahve i?in geldiyseniz, ?? y?z y?l kadar ge? kald?n?z.” EL-MUHA L?MANI, NEREDEYSE B?N YILDIR kahveyle ?zde?le?mi? durumda. Afrika’dan getirilen ilk kahve ?ekirdeklerinin kayna?? buras?yd? ve ismi “Muha” olarak de?i?en el-Muha, sonradan kahve demlemenin evrensel ad? gibi olmu?tu. G?r?nen o ki, 1200’lerde ??zel? ad?nda M?sl?man bir dervi?in kahveyi ilk kez demledi?i yer yine Muha’yd?. Etiyopyal?lar uzun zamand?r kahve ?ekirde?ini ?i?niyor ve belki de yapraklar?ndan ?ay yap?yor olsalar da, ?o?u insan el-Muhal? ??zel?’nin kahve ?ekirde?inden i?ecek yapan ilk ki?i oldu?unu d???nmektedir. “Bize ula?an bir?ok rivayete g?re, qahway? tan?tan ve kahve i?imini Yemen’de yayg?n ve pop?ler bir gelenek haline getiren ilk ki?i ??zel?lik tarikat? ?statlar?ndan, ?stad?m?z ?eyh Ali Bin ?mer el-??zel?’dir,” demi?ti Fakhr el-Din al-Makki. ??zel? isminin pek ?ok farkl? yaz?l?? ?ekli vard?r, onun bu ke?fi nas?l yapt???n? anlatan hik?yeler de en az ismi kadar farkl?l?k g?stermektedir. Bir gece ibadet ettikten sonra eve y?r?rken ke?fetmi?tir kahveyi; yok yok, asl?nda yabanda oru? tutarken ke?fetmi?tir bitkinin g??lerini. Baz?lar?, a?z?na yirmi y?l boyunca kahve ?ekirdeklerinden ba?ka bir ?ey koymad???n? s?yler; ba?kalar? da, sadece kahve t?ketmenin ki?iyi evliyal??a g?t?rece?ini vahiyle ??zel?’ye bildirenin Cebrail oldu?unu iddia edecek kadar ileri gitmektedir. En garip hik?yeye g?re de kahraman?m?z, kral?n k?z?yla ili?ki kurmakla itham edilir ve yabana s?rg?n edilir. Cebrail, ??zel?’ye kral?n bir cilt hastal???na yakaland???n? ve onu bir fincan sihirli kahveyle tedavi edebilece?ini bildirene kadar, ??zel? burada sadece kahve ?ekirdekleriyle beslenir. Baz? tarihsel rivayetlere g?re ??zel? veya tarikat ?yelerinden biri, Etiyopya ziyaretinde insanlar? kahve i?erken g?rm?? ve bu al??kanl??? kendi ?lkesine ta??m??t?r. Ba?ka bir rivayet ise Portekizli denizcileri deniz tutunca, gemilerinin Muha’ya ?ekildi?inden bahseder. Hay?rsever ??zel? y?llard?r i?mekte oldu?u sihirli iksiri hasta ve zay?f d??m?? denizcilere tavsiye etti?inde hepsi ?lmek ?zeredir. Kahveyi i?er ve birka? g?n i?inde yelken a?acak kadar iyile?irler. Yola ??karken ??zel?’nin denizcilere “Bunu unutmay?n, Muha’n?n i?ece?i!” diye hayk?rd??? s?ylenir. B?ylelikle de tarihi de?i?tiren i?ecek ilk kez Bat?’ya getirilmi? ve Muha’n?n ?n? sonsuza dek garantilenmi? olur. Her neyse. Asl?nda ??zel?lik bir Sufi tarikat?d?r ve 1200-1500 y?llar? aras?nda bir avu? ??zel? dervi?i, kahve kokulu dini deneyimler ya?ayarak Arap yar?madas? civar?nda gezinmi?lerdir. ??zel? dervi?leri sonunda farkl? din ve k?lt?rlerin bir araya getirilmesi i?in ?al??an bir H?ristiyan/M?sl?man grubun bulundu?u ?spanya’ya kadar yay?lm??t?r ve ?u an h?l? Cezayir’de “bir fincan ??zel?” diye isteyece?iniz kahveyle yak?n bir ili?kileri vard?r. Asl?nda herkesin ger?ekten bildi?i tek ?ey, el-Muha’da ya?ayan bir ??zel? tarikat? ?yesinin kahveyi d?nyayla tan??t?rm?? olmas? ve i?tikleri her neyse, ?ekirdeklerini kavurmad?klar? i?in tad?n?n muhtemelen berbat olmas?yd?. Kavrulmam?? ?ekirdekleri, yapraklar? ve kakuleyi k?s?k ate?te kaynatm?? olabilirler. Do?rusu, el-Muha’daki ??zel?lerin yapt??? tek ?eyin kat yapraklar?ndan ?ay demlemek oldu?una ve Aden’deki ba?ka bir sufinin de bu yapraklar? kahve ?ekirdekleriyle de?i?tirdi?ine dair baz? kan?tlar mevcuttur. Bu m?tevaz? ba?lang??tan k???k bir imparatorluk do?mu?tur. 1400’l? y?llarda T?rkler Yemen’i fethetti?inde, ?slam d?nyas?n?n her taraf?nda Muha kahvesi i?ilmekteydi. 1606’da, yani Avrupa’daki ilk kafenin a??lmas?ndan neredeyse yar?m y?zy?l ?nce, ilk kez bir ?ngiliz t?ccar liman? ziyaret etti?inde, Hindistan kadar uzak yerlerden gelenler de dahil olmak ?zere limanda otuz be?ten fazla ticaret gemisinin oldu?unu ve hepsinin de limana d?zensizce y???lm?? kahve paketlerini bekledi?ini bildirmi?ti. G?n?m?z kambiyosunun tersinin ge?erli oldu?u bir zamanda, ?ngiliz t?ccar John Jourdain ??yle yazm??t?: “Muha’daki ?r?nler o kadar pahal? ki b?y?k Kahireli t?ccarlara verdikleri fiyatlar ?zerinden bizim anla?mam?z?n imk?n? yok.” Liman boyunca kahve saraylar? vard? ve k?lelerin yelpazeledi?i prensler alt?n yast?klara oturuyordu. G?revi, k?firlerin de?erli kahve bitkilerinden birini ?almas?na engel olmak olan ?zel bir ordu bile vard?. O d?nemlerde, uzun s?re ?nce ?len dervi? ??zel? kahve i?enlerin koruyucu evliyas? kabul edilmi? ve yerel bir camide bulunan t?rbesi M?sl?manlar?n u?rak mek?n? haline gelmi?ti. Limanda bekletilirken minareyi g?rm??t?m. Yetkililer gitmeme izin verir vermez de minarenin yolunu tuttum. Modern Muha’n?n ?imdiye kadar g?rd???m en pis cehennem ?ukuru oldu?unu anlam??t?m. Ayaklar? ya?dan kararm??, y?rt?k p?rt?k k?yafetli adamlar, bir zamanlar yerel taksi filosunu olu?turmu? ara?lar?n enkaz? aras?nda avarelik ediyordu. Bal?k kokan birka? kafe ve otuz adam?n tek bir odaya t?k??t??? bir funduq (otel) vard?. Teknemizi tahrip eden muson r?zg?r? h?l? esiyordu; burada sadece k???k bir kum f?rt?nas? ??karm??t?. Bir anda g?mle?imin i?ine girip yava??a a?a?? do?ru s?z?len kum ve terle kaplanm??t?m. Nihayet ?ehrin tarihi k?sm?na vard???mda, akl?ma Hindistan’da g?rd???m bir kitaptan bir al?nt? geldi. “?ehir kendisini ?ok g?zel bir nesne olarak sunuyordu,” diye yazm??t? Jean de La Roque Voyage to Arabia the Happy isimli kitab?nda. “?ok say?da palmiye a?ac? ve saray vard?. Manzara bize keyif veriyordu.” Kitap ?? y?z y?l ?nce yaz?lm??t?. Baz? ?eylerin de?i?mi? olabilece?ini anl?yordum. Ama bunun, kasabadaki tek yolun sonunda duran bu ?eyin, inan?lmaz oldu?unu d???nm??t?m. Ufuk boyunca y?k?k d?k?k konaklar?n yay?lm?? oldu?u kumlu bir a??kl?k uzan?yordu. Hemen solumda, bir kahve t?ccar?n?n adeta Binbir Gece Masallar?’ndan f?rlam?? kona??n?n y?k?k d?k?k duvarlar? duruyordu; konak, itinayla s?slenmi? oymal? frizler, balkonlar ve so?an ?eklinde pencerelerle doluydu. Daha uzakta, b?y?k ihtimalle bir zamanlar k???k bir kalenin k??esi olan mazgall? bir kule vard?. Baz?lar? y?k?k d?k?k bir duvardan daha b?y?k olan kal?nt?lar birka? kilometre boyunca devam ediyor gibiydi. Aralar?nda, ?zeri kum tepeleriyle kapanm?? daha pek ?ok bina kal?nt?s? oldu?unuysa sonra fark edebildim. Buradaki tek ya?am belirtisi, dokunsan y?k?lacak gibi g?r?nen bir duvar?n yan?na ??melmi? ve varl???mdan bihaber g?r?nen ya?l? bir adamd?. “Selam,” diye seslendim. Nargilesini i?meye devam etti. Sa??r olabilece?ini d???nd?m ve g?r?? alan?na girerek bekledim. Bir ?ey de?i?medi. Daha ?nce baz? ?rk?t?c? ?ah?slar g?rm??t?m, ancak bu adam gibisine denk gelmemi?tim. Ya? lekeli k?yafeti o kadar eski p?sk?yd? ki adam tamirci d?kk?n?ndan hen?z ??km?? gibi g?r?n?yordu ve ba??na takt??? sar?k o kadar ya? ve pislik i?indeydi ki art?k temizlenmesinin imk?n? yok gibiydi. ?r?mcek a??n? and?ran k?r???kl?klar?yla parampar?a olmu? y?z?, a??r? g?ne?ten kahverengi olmu?tu ve mumyalanm?? gibi g?r?n?yordu. Sar???n?n alt?ndan akan ter, y?z?ne yap??an kum tanelerinde izler b?rakarak a?a??ya s?z?l?yordu. Nargilesi, nargile l?lesi yerine kullan?labilecek k?rm?z? bir akik ta?? ve k?r?k bir su ?i?esine s?k??t?r?lm?? pasl? borulardan ustaca yapt??? acayip bir mekanizmayd? ve onunla muhte?em bir uyum yakalam??t?. Merakla camiyi i?aret ettim. “??zel??” Bir f?rt daha ald??? esnada nargilesinden gelen sesleri duyabiliyordum. H?l? bir tepki yoktu. ??eriye girmenin bir yolu olup olmad???n? g?rmek i?in camiye do?ru gittim. Alt? adet al?ak kubbenin ortas?ndan, Zabid usul? zarif geometrik oymalarla kaplanm??, k?rk metrelik beyaz bir minare y?kseliyordu. (Matemati?in do?du?u yer olan Zabid k?y? buraya ?ok yak?nd?.) Caminin di?er taraf?na ge?tim ve pirin? topuzlarla kapl? ah?ap bir kap? buldum. Ben daha kap?y? ?almadan kar??ma ya?l? bir adam ??k?verdi. Pis pis s?r?tt?, arkas?n? d?nd?, kap?ya bir asma kilit takt? ve ben “Bah?i??!” diye t?slay???n? bile duyamadan kum f?rt?nas?nda g?zden kayboldu. ??yle bir durdum ve camiyi inceledim. Sonra da kal?nt?lar? ve nargile i?en ya?l? adam?. Esen r?zg?rla birlikte burnuma k?t? bir koku gelmi?ti. Kokan bendim. Bir haftad?r du? almam??t?m. A?l?ktan ?l?yordum ve bitkin d??m??t?m; sanki bir di?im k?r?lm?? gibi beynim zonkluyordu. Kum f?rt?nas? o kadar ?iddetliydi ki, k?r?lmas?n diye elimle cam g?zl???m? korumak zorunda kalm??t?m. Oradan ayr?lmaya karar verdim. “?imdilik ho??a kal,” dedim. “Sonra g?r???r?z.” Ya?l? adam nargilesinden bir f?rt daha ?ekip tam kar??ya dik dik bakt?. El-Muha’dan bir ??k?? yolu bulmak i?in kum f?rt?nas?na do?ru yola koyuldum. 4 K?t? Abla ?mamlar, camileri bo?ken kahvehanelerin her zaman dolu olmas?ndan ?ik?yet?iydi.     Alexandre Dumas YOLUM YEMEN’?N Y?KSEK D?ZL?KLER?NDE BULUNAN BA?KENT Sanaa’dan ge?erken, gece yar?s?na on be? dakika kalm??t?. Ba?ard?m diye d???nd?m. Kimseciklerin olmad??? meydanda k???t par?alar? u?u?uyordu. Ya?as?n! Arabam durdu. “Uyku?” diye sordu ?of?r?n gen? o?lu. Sokakta ????? yanan tek kap?y? g?steriyordu. “Otel mi?” diye sordum. Delikanl? kafas?n? evet anlam?nda sallad?. Araplara ?zg? kare desenli bir sar?k takm?? babas?, Yemen’in ger?ekten “bir numara” oldu?una beni bir kez daha ikna etmek i?in arkas?na yasland?. “Kesinlikle,” dedim ona yol ?cretini uzat?rken. O da ba?parma??yla onaylad? ve arac? karanl??a do?ru s?rerek g?zden kayboldu. Otelin merdivenlerini ??kmaya ba?lad?m. Yemen ger?ekten “bir numara” m?yd?? ?of?r?me “kesinlikle” demi?tim ama bundan pek de emin de?ildim. Asl?nda buras?yla ilgili neredeyse hi?bir ?ey bilmiyordum; ??nk? Etiyopya’da bulabildi?im tek rehber kitap dokuz y?l ?ncesine aitti. Yemen’in, ?slam ?lkelerinin en d??a kapal?s? oldu?unu, t?m vatanda?lar?n?n uyu?turucu ba??ml?s? oldu?unu ve ?u anda bulundu?um da?l?k ba?kent Sanaa’da ger?ekten tuhaf binalar?n bulundu?unu yaz?yordu. Merdiven bo?lu?unda bir k??eyi d?nd?m ve v?cudunu ?rten gri bir kaftan giymi? bir delikanl?n?n ikinci kattan beni izledi?ini fark ettim. Bir elinde alevi titre?en bir mum, di?erinde ise yaprakl? bir filiz tutuyordu. Odan?n fiyat? hakk?nda konu?urken, en k?rpe filizleri a?z?nda geveliyordu. Kat. Bak???m? g?rd? ve bana da bir yaprak ikram etti. ?stemedim. Beni alt kattaki odama giden koridora g?t?rd?. Ho? bir odayd?, ama her yerde oldu?u gibi, elektrik oldu?unu g?steren en ufak bir belirti yoktu. Emin olmak i?in ????? a?maya ?al??t?m. Tavandaki tesisat? i?aret ederek “I??k?” diye sordum. Delikanl? ellerini iki yana a?t? ve yukar? bakt?. “Bismillah,” dedi. “Allah’?n ad?yla,” diye ?evirdim i?imden. Hakl?yd?m. Delikanl?y? odadan adeta kovalad?m ve oturup ge?irdi?im g?n? d???nmeye ba?lad?m. G?n?m olduk?a iyi ba?lam??t?. ??zel?’nin t?rbesinden ayr?ld?ktan sonra el-Muha’n?n ana yoluna ??km?? ve orada bekleyen bir taksi bulmu?tum. Taksinin i?ine on bir adam t?k??m??t?, bu da bir ki?ilik daha yer oldu?u anlam?na geliyordu. “Arkaya, Amerikal?’n?n yan?na koyal?m.” G?zlerim b?y?d?; tam alt? ke?i! ?of?r kahkaha att? ve kap?y? ?arparak kapatt?. “Haha!” diye hayk?rd?. “?aka, ?aka!” Ne yaz?k ki ?of?r?n, bu yolculu?un alt? saat s?rece?ine dair tahmini de yapm?? oldu?u ba?ka bir ince espriydi. ?yi ge?mesine ra?men yolculuk on iki saatten fazla s?rm??t?, ??nk? yolculu?umuz Yemen’deki en ?nemli tek toplumsal g?c?n, yani kat isimli uyu?turucunun, canl? bir g?sterisine d?n??m??t?. Galal isimli bir yolcu, “Bu, Yemen’in ba??na gelen en k?t? ?ey,” dedi. “?ngilizlerden bile k?t?.” “?ngilizlerden daha m? k?t??” diyerek tekrarlad?m. “Anlamas? zor.” Kat? Etiyopya’dayken duymu?tum. Ancak, Avrupa ve Mekke’de ya?am?? Galal’a g?re kat, o kadar ?ok Yemenliyi ba??ml? hale getirmi?ti ki art?k ekonominin can?na okuyordu ve kahvenin ilk ekilip bi?ildi?i topraklardan tamamen silinmesi s?z konusuydu. “Eskiden sadece ??leden sonralar? ?i?nenirdi. ??le yeme?inden sonra bir saat boyunca kat ?i?niyorlar ve i?e geri d?n?yorlard?. Sonra bu bir saat, ?? saat oldu. T?m ??leden sonray? kat ?i?neyerek ge?irdikten sonra i?e geri d?nmeyi hi? istemezsin, hele de devlet kurumunda ?al???yorsan. Art?k bir?ok insan bir ?nceki g?n ?i?nedi?i kat?n etkisinden kurtulamadan i?e geliyor ve yapt?klar? tek ?ey daha fazla kat ?i?nemenin hayalini kurmak, daha sonra da sabah on civarlar?nda, kat satan d?kk?nlara en tazesini almak i?in h?cum ediyorlar. Sonra oturup ?i?niyorlar ve hi?bir ?ey yapmadan g?n? bitiriyorlar.” Devasa da?lar?n, merak uyand?ran k?yler ve kalelerin b?y?leyici manzaras?n? seyrederek yolumuza devam ediyorduk. Kahve ilk kez sekiz y?z y?l ?nce burada, G?ney Yemen’de bulunan Taiz ve ?bb yak?nlar?ndaki Kahve ya da di?er ad?yla efsanevi Nasmurade Da??’n-da (Nakil Sumara) yeti?tirilmi?ti. ?ngiliz gezgin John Jourdain’in 1616 y?l?nda yazd???na g?re Yemenliler, Avrupal?lar? kahvenin yaln?zca Nasmurade’de yeti?ece?ine inand?rm??t?; ??nk? Nasmurade, “[zirvesinde] Araplar?n, B?y?k Kahire’ye ihra? edilen en k?ymetli ?r?n?n?n korundu?u iki kale olan (…) Arabistan’?n en y?ksek da??yd?.” Art?k ?yle de?il. Baz?lar? milattan ?nce olu?mu?, da? yamac?na yay?lan sekilerde art?k kattan ba?ka bir ?ey yeti?miyor. Bu ilerleme de iki madde aras?ndaki tarihi ili?kinin g?stergesidir. Hatta baz?lar? Muhal? Sufi ??zel?’nin demledi?i kahvenin kat yapraklar?ndan yap?lm?? ?ay oldu?unu d???nmektedir ki bu yapraklar?n yerine el-Dhabhani isimli ba?ka bir sufi kahve ?ekirdekleri kullanm??t?r ??nk? kat, ya?ad??? yer olan Aden’de bulunmamaktad?r. Her ikisi de uyar?c?d?r, fakat ?o?unlukla “kahvenin k?t? ablas?” olarak adland?r?lan kat, ayn? zamanda bir uyu?turucudur ve o kadar s?rad???d?r ki D?nya Sa?l?k ?rg?t?’n?n yedi uyu?turucu kategorisinin hepsinde bulunan tek maddedir. Amerikan h?k?meti kat? eroin kadar tehlikeli bir madde olarak g?rmektedir. Harar’dan sonra Yemen’in en iyi kat?n?n ?bb yak?nlar?ndaki b?lgede yeti?tirildi?i s?ylenir; burada parlak ye?il yapraklar? anayolda seyyar olarak satan delikanl?lar? ad?m ba?? g?rebilirsiniz. ?of?r?m?z her birinde durdu. Galal, kamyon ?of?rlerinin tercih etti?i ve bazen insanda korkun? bir uyu?ukluk hissine neden olan sawli ve muz yapraklar?na sar?lm?? taze filiz demetlerinden olu?an, ?airlerin tercih etti?i shami gibi kat?n t?m ?e?itlerinden bahsetmi?ti. Mezarlar?n ?zerinde yeti?en katlar?n da hal?sinasyonlara sebep oldu?u s?yleniyordu. Dubai’de banka m?d?rl??? yapm?? olan Galal, ?of?r?m?z?n g?nde yakla??k bin iki y?z riyad kazand???ndan, ancak bu paran?n en az sekiz y?z?n? kata harcad???ndan bahsetti. Bir?ok erke?in gelirinin d?rtte ???n? bu uyu?turucuya harcad???n? s?yledi. Her k?y pazar?n?n, sat?lan di?er t?m ?r?nlerin birle?imi kadar b?y?k, kata ?zel bir b?l?m? oldu?unu ben de fark etmi?tim. “Baz?lar? da prestij sahibi olmak i?in kendi a?ac?n? yeti?tiriyor,” dedi Galal. “?nsan ancak o zaman en tazesi oldu?undan emin olabilir!” Bitkiden dolay? ye?ile boyanm?? dudaklar? aras?ndaki kat? yerden yere vuran Galal da dahil olmak ?zere, ak?am oldu?unda ben ve ?zerinde Kuran ta??yan Sudanl? hari? taksimizdeki herkesin kafas? iyi olmu?tu. “Kat?n duda??nda b?rakt??? lekeler d???k itibar g?stergesiyse neden ?i?niyorsun?” diye Galal’a sordum. Yemen’e geri d?nmeyi d???nd???n? a??klad?. “?nsanlar?n garip oldu?umu d???nmelerini istemiyorum.” Otelime geldi?imde, konforuyla beni ?a??rtan yata??ma uzan?rken bir g?n daha bitti diye d???nd?m. Mumu s?nd?rd?m. Ya Yemen kat-kafal? insanlarla doluysa? O zaman ??phesiz ki burada, ba?kent Sanaa’da, kahve daha yayg?nd?r. G?zlerimi yumdum ve i?imden, bildi?im tek Arap?a tabiri tekrarlad?m: qahwa al-bon. Bon Arap?ada ?ekirdek, qahwa ise ?arap demekti: “?ekirdek ?arab?.” SABAH OLDU VE ESK? SANAA PAZARININ, Arap?ada “al??veri? merkezi” anlam?na gelen Suq’un yolunu tuttum. Sanaa, kristalize olmu? hurmalar (“Ey hurmalar diyar?n?n y?ce insanlar?, size selam olsun!”), kuru ?z?mler, m?r ve t?ts?, yedek lastikler, silahlar, sarraflar, Koreli kad?nlar?n k?yafetleri, kolonya, ayakkab? ba?c?klar?, t?ra? losyonu, M?sl?man tespihleri, nargileler ve eski teneke kutulardan yap?lm?? demliklerle dolu bir labirenti and?ran d?nyan?n en eski dar sokaklar?na sahipti. Yerli halk?n s?yledi?i gibi, kusana kadar sat?n al. Tabii kahve ?ekirdekleriyle dolu kahverengi-beyaz ?izgileri olan ?uvallar da vard?. “Qahwa?” diye sordum. D?kk?n sahibi ku?kuyla bakt?. “Qahwa?” Arap?a kelimeyi tekrarlad?m. “Qahwa al-bon?” Eliyle torbalar? i?aret etti. “Hay?r, hay?r.” ??iyormu? gibi yapt?m. “??mek i?in.” “??mek? Kahve mi i?mek istiyorsun?” dedi ?ngilizce; sonra da soka??n di?er taraf?nda kahve i?en erkeklerin oldu?u bir kalabal??? i?aret etti. Herkes gibi onlar da kareli sar?klar ve ayak bile?ine kadar uzanan g?mlekler giyiyorlard?. T?m erkekler, kemerlerinin i?ine otuz santimetre b?y?kl???nde kavisli bir han?er s?k??t?rm??t?. Teredd?t etti?imi g?rd???nde, tabii ki, dedi kahve d?kk?n?n?n sahibi. Kahve servisimiz var. Ama ?u an yok. Sonra. Yar?n. ?ay isteyip istemedi?imi sordu. Adamlardan biri San Sarat al’Muzan adl? kahvehaneyi i?aret etti. Beni kalabal??a do?ru y?nlendirerek “Muhtemelen orada bulursun,” dedi dost?a. Fakat dakikas?nda yolumu kaybetmi?tim. Girdi?im her d?kk?nda bana s?ylenenler ayn?yd?. Kahve mi? ?u an? ?mk?ns?z. Hepsi de ertesi g?n gelmemi s?yl?yordu. Yemen ?ar??lar?nda bir fincan kahve i?mek nas?l bu kadar zor olabilirdi? Acaba kelimeyi mi yanl?? telaffuz ediyordum? Kahveh, kohve, kahge, keahf… D?kk?n d?kk?n dola??rken olabilecek varyasyonlar? kendi kendime m?r?ldan?yordum. Lanet olas? kelimeyi ka? farkl? ?ekilde telaffuz edebilirdim ki? Sanaa, LSD kullanan bir ?ocu?un yapt??? kumdan bir kale gibidir; garip beyaz s?val? frizlerle s?slenmi?, yedi katl? kerpi? g?kdelenlerden olu?an, arabalar?n giremedi?i bir labirent. E?i benzeri yoktur. Kendimi bir anl???na hi?bir ?ey d???nmeden aval aval ?ehre bakman?n keyfine kapt?rm??t?m. Sonra o kokuyu ald?m; d?kk?nlardan gelen di?er binlerce koku aras?ndan, burnuma kavrulmu? kahvenin o tan?d?k rayihas? geliyordu. Koca bir kemerden ge?erek ufak, koyu renkli bir meyveyle doldurulmu? y?zlerce ?uval?n ?zerine uzanm?? t?ccarlarla dolu bir avluya dald?m. Bunlar kuru ?z?md?. Hemen ana yola geri d?n?p kokuyu takip ettim; fakat bu sefer de yakla??k bir metre y?ksekli?inde piramitler ?eklinde y???lm?? zencefil, karanfil, kakule ve tar??n?n oldu?u bir ba?ka d?kk?na gelmi?tim. ?ok ?z?ld?m. Buras? da bir aktard?. Kokuyu art?k bir daha asla bulamayacakt?m. T?ccarlardan birine “Qahwa?” diye sordum ve hemen sonras?nda kendimi eski Arnavut kald?r?mlar? olan, duvarlarla ?evrili bir avluda buldum; ?? cephesinde elli kiloluk kahve ?uvallar? y???l?yd?. Beline kadar sakal? olan bir adam bacak bacak ?st?ne atm?? oturuyor, kocaman bir hesap defterinde d?zeltmeler yap?yordu. Bir o?lan kap? aral???ndan beni izliyordu. Sonra avlunun k??esindeki bir kap? aral???ndan gelen belirsiz fakat ritmik bir ses duydum. ??eride iki adam omuzlar?na kadar gelen kabuklu kahve ?ekirde?i y???nlar? aras?nda oturuyordu. Kabuklar? ay?rmak i?in kavrulmu? ?ekirdekleri metal ?rg?den b?y?k sepetlere at?yorlard?. G?r?n?rdeki tek modern cihaz, eski p?sk? bir kahve kavurma tavas? ve tek bir ??plak ampuld?. San Salat’l Musan. D?nyan?n en eski kahve d?kk?n?. Ayakkab?lar?m? ??kard?m ve oradaki iki adam? izlemek i?in kap?n?n ?n?ne oturdum. ?kisi de g?l?yordu. Kahve ?ekirdeklerine dokunmak istedi?imi belirttim, sonra elimi koyu ve par?lt?l? taneciklerin i?ine dald?rd?m. ?ekirdekler tenimde bir ?elale gibi kayarken, bunun kahveyi i?mekten daha iyi oldu?unu d???nd?m. Di?er kolumu da dirse?ime kadar ?ekirdeklerin i?ine dald?rd?m. ?imdi ?ok daha iyi diye d???nd?m; kahve i?mek de neymi?? ?ocuk, buhar? t?ten koyu renk bir s?v?yla a?z?na kadar dolu ?? fincan getirdi. Adamlar, keyif naralar? atarak sepetlerini bir kenara att?lar ve fincanlar?n ikisini ald?lar. O?lan ???nc?s?n? bana uzatt?. Fincan? a?z?ma g?t?r?rken “Oh be, sonunda!” dedim i?imden. Kutsal ?ekirdeklerin yeti?ti?i da?larla ?evrili “En Kutsal Yer”de, ?slamiyet’in ?? kat daha kutsal i?ece?ini, en ?ok da Peygamber taraf?ndan sevilen kahveyi i?iyordum. “Pi?t!” dedi ?ocuk, barda??m? i?aret ederek. “Pi?t! ?ay ister misin?” ?NSAN VE BAHARAT TA?IYAN B?R S?R? DEVEYLE SABA MEL?KES? BELKIS, S?leyman Peygamber’i zor sorular?yla test etmek i?in Kud?s’e gelir. Saba Melikesi’nin S?leyman Peygamber’e verdi?i baharatlar?n e?i benzeri de yoktur. ?ncil’den al?nan yukar?daki paragraf?n, Melike’nin S?leyman Peygamber’e ne t?r baharatlar verdi?inden bahsetmemesi ?ok ?z?c?. Melike’nin getirdikleri aras?nda ku?kusuz ki t?ts? ve m?r vard?; ??nk? Saba veya di?er ad?yla Sheba, Yemen’in en eski krall?klar?ndan biri ve en ?nl? t?ts? ve m?r ihracat??s?yd?. Bu de?erli hediyeler aras?nda acaba kahve ?ekirdekleri de var m?yd?? Saba Krall???’n?n Etiyopya’y? da kapsad???n? d???nen tarih?ilere g?re bu muhtemel. Bu varsay?m i?in sunulan tek kan?t, S?leyman Peygamber’in o gece Melike’yi ba?tan ??karmas?d?r; bu da kahve ?ekirde?inin bir afrodizyak oldu?u y?n?ndeki s?ylentilere sebep olmu?tur. Kahvenin Yemen’in d???na yeni yeni yay?ld??? d?nemlerde, Arap tarih?i Ebu Tayyip El-Gazi de (1570-1651) Melike’nin ziyaretinden k?sa bir s?re sonra, veban?n sard??? bir kasabay? iyile?tirmek i?in S?leyman Peygamber’in Yemen’den gelen kahve ?ekirdeklerini kulland???n? iddia ederek S?leyman Peygamberi kahveyle ili?kilendirmi?tir. Genel olarak kabul g?ren teori ise kahvenin ?slamiyetin do?u?undan birka? y?zy?l sonra Araplar aras?nda yay?lmaya ba?lam?? olmas?d?r. Bug?n ?slamiyet deyince pek ?ok Bat?l?n?n akl?na ilk gelen ter?ristler, sakall? yobazlar ve tuvalet k???d? azl??? oluyor. Bu, hem sa?ma hem de do?ru elbette. ?slam g?zel bir din, ama m?kemmel de?il; ?zerinde d???n?lmesi gereken noktalar? var. Ne var ki ?slami-yetin alt?n ?a??n? ya?ad??? d?nem insano?lunun en g?rkemli zaman?yd?. Avrupa’daki H?ristiyanlar Karanl?k ?a?’a saplan?p kalm??ken, M?sl?manlar Aristoteles’in eserlerini inceliyor, matemati?in ortaya ??kmas?na katk?da bulunacak ?al??malar yap?yor ve tarihin en m?kemmel medeniyetlerinden birini kuruyordu. Fakat b?t?n bunlar kimin umurunda ki? As?l ?nemli nokta hi?bir M?sl?man?n a?z?na i?ki s?rmemi? olmas?. ?z?m?n tad?ndan mahrum kalm?? bu yeni toplumun, ?zellikle de kahveyi dini ayinlerde kullanmaya ba?layan mistik sufilerin kahve tiryakisi olmas?, hi? de ?a??rt?c? de?il. “Sa?mal?k. Tamamen sa?mal?k. Sufiler!” Yerel bir kafede masam? payla?t???m ?smail, S?nni bir M?sl?mand? ve g?r?n??e g?re Sufizmi ya da genel olarak ?slamiyeti ara?t?rmaya pek de vakit ay?rmam??t?. “Bu ?lkedeki insanlar?n yapt?klar? tek ?ey kat ?i?nemek.” Sanaa, M?sl?man siyasi m?ltecilerin gurbetteki evidir ve buradaki kafeler Irakl?, ?ranl?, Afgan ve Somalililerle doludur; t?m bu farkl? memleketlerden gelenlerin en sevdi?i aktivite de kendilerine kap?lar?n? a?m?? ?lkeleri ele?tirmektir. ?smail, yirmi y?l ?nce babas?yla birlikte Sanaa’ya gelmi?ti ve art?k tamamen asimile olmu? gibi g?r?n?yordu. Kemerinin i?inde bir jambiya (han?er) bile ta??yordu. Onun bir Afgan oldu?unu ele veren tek ?ey, sakal?ndaki k?na izleri ve ba??na sard??? kocaman ?almayd?[20 - Bir t?r sar?k. (e.n.)]. ?smail’e, insanlar?n kahve i?meye nas?l ba?lad?klar?n? merak etti?imi s?yledim. O da bana eski ke?i hik?yesinin yeni bir versiyonunu anlatt?. Bir zamanlar a??r? hareketli bir s?r?s? olan Afgan bir ke?i ?oban? varm??. ?oban, s?r?s?n?n neden yerinde duramad???n? bir t?rl? anlayam?yormu?. Bir g?n, en hareketli ke?ilerinin gidip gelip baz? k???k k?rm?z? meyveleri yediklerini fark etmi?. Merak edip kendisi de denemi?. Yorgunlu?u ge?mi?. Uyluklar? aras?na yak?c? bir his yay?lm??. En g?zel di?i ke?isini kapm?? ve… B?ylelikle de hayvanlarla cinsel ili?kiye girme kavram? ortaya ??km??. 18 ya? ?st? ??e yeni olsa da, bu eski Kaldi hik?yesiydi. “Do?ru,” dedim. “San?r?m bu y?zden qahwan?n insan? bir ‘?eytan’severe d?n??t?rd??? d???n?l?yor?” “Yok, hay?r. Ama i?te bu y?zden Yemenli erkekler ?ok fazla kahve i?iyor,” diyerek g?z k?rpt?. “Ke?ilerini seviyorlar.” “Peki Afgan ?obanlar s?r?lerini sevmiyor mu?” diyerek ?smail’e tak?ld?m. “O kadar de?il. Bir ?ngiliz k?z? bir ke?iye tercih edip etmedi?ini bir Afgan’a sor, sana bir cevap verebilir. Yemenli bir adama sorarsan, ‘Bu nas?l bir k?yaslama? Hi? ?ngiliz bir k?zla birlikte olmad?m ki,’ diyecektir.” “Evet, evet. Bunu biliyorum. Bana bilmedi?im bir ?ey s?yle.” “Esrar ister misin?” Teklifini reddettim. Acilen d?viz bozdurmam gerekiyordu. Bunu Sanaa’da yapman?n biraz ?etrefilli bir i? oldu?unu anlad?m. Sebebi karaborsa bulman?n zor olmas? de?ildi. Delikanl?lar?n gece iki veya ??e kadar, para y???nlar?yla korkusuzca kald?r?mda oturduklar? bir cadde vard?. Sorun, daha ?nce hi? kimsenin bir seyahat ?eki g?rmemi? olmas?yd?. Bozdurmaya ?al??t???m bir ?ek, ?iddetli bir tart??madan sonra kabul edilmi?ti. Param? da ?artlar? kabul ettikten sonra alabilmi?tim; ??nk? “paran?n ?zerine yaz? yazm??t?m ve bu da paray? de?ersiz k?l?yordu.” Êîíåö îçíàêîìèòåëüíîãî ôðàãìåíòà. Òåêñò ïðåäîñòàâëåí ÎÎÎ «Ëèòðåñ». Ïðî÷èòàéòå ýòó êíèãó öåëèêîì, êóïèâ ïîëíóþ ëåãàëüíóþ âåðñèþ (https://www.litres.ru/chitat-onlayn/?art=69403423&lfrom=688855901&ffile=1) íà Ëèòðåñ. Áåçîïàñíî îïëàòèòü êíèãó ìîæíî áàíêîâñêîé êàðòîé Visa, MasterCard, Maestro, ñî ñ÷åòà ìîáèëüíîãî òåëåôîíà, ñ ïëàòåæíîãî òåðìèíàëà, â ñàëîíå ÌÒÑ èëè Ñâÿçíîé, ÷åðåç PayPal, WebMoney, ßíäåêñ.Äåíüãè, QIWI Êîøåëåê, áîíóñíûìè êàðòàìè èëè äðóãèì óäîáíûì Âàì ñïîñîáîì. notes 1 Longberry: Bilinen en eski Arabica kahve ?ekirde?i t?rlerindendir. (e.n.) 2 Robusta: En ?ok ?retilen kahve ?ekirdeklerinden biridir. Vietnam, Brezilya ve Afrika’da yeti?ir. ??erdi?i kafein miktar? Arabica’n?n iki kat?d?r. Kolay yeti?ir ve ucuzdur. (e.n.) 3 Arabica: D?nyada t?ketilen kahvenin ?ok b?y?k bir b?l?m? Arabica ?ekirdeklerinden elde edilmektedir. ??erdi?i asit oran? Robusta’ya k?yasla daha az oldu?undan tad? daha yumu?akt?r. (e.n.) 4 Baz?lar? kahve s?zc???n?n “Kefa”dan t?redi?ini s?ylemektedir. Bir?o?u ise kahve kelimesinin, “yiyeceklerin tad?n? bozan” anlam?na geldi?ini ve k?k? q-h-w-y olan Arap?a qahwa kelimesinden t?redi?ini ileri s?rmektedir. Qahwa, ba?lang??ta yiyeceklerin tad?n? bozan ?arab? ifade ediyordu ve uykuyu zorla?t?rd???ndan dolay? kahve i?in de kullan?lm??t?. ?lgin?tir ki, Etiyopya, kahve demlemesi i?in kahve benzeri bir kelime kullanmayan d?nyadaki tek ?lkedir; Etiyopya’da kahve yap?m?na ?ekirdek anlam?na gelen buna denmektedir. Kefal?lar yaln?zca kral?n kahvesini demlemekle kalmay?p, kahveyi kral?n a?z?ndan i?eri d?ken d?nyan?n ilk baristalar?n?n, Tofaco olarak adland?r?lan bir sosyal s?n?f?n, olu?umuna da sebebiyet vermi?tir. (yazar?n notu) 5 ?e?itli bitkilerin dam?t?larak fermante edilmesiyle elde edilen, alkol oran? y?ksek bir i?ki. (e.n.) 6 K?knar ve ladin a?a?lar?ndan elde edilen ve ?at? ?rt?s? olarak kullan?lan ince tahta. (e.n.) 7 Birr: Etiyopya para birimi (?.n.) 8 Arap?ada kahve. (?.n.) 9 ?ng. Mocha. G?n?m?zde “mocha” ad?yla an?lan ?ikolatal? kahve, ad?n? buradan al?r. (e.n.) 10 Bir teoriye g?re kahve, ?inli Amiral Cheng Ho’nun 1400’l? y?llar?n ba??nda Araplar? ?ayla tan??t?rmas? sonucu ortaya ??km??t?. ?in d?? d?nyayla ileti?imini kesti?inde Araplar, Arabistan’da yeti?meyen ?ay yapraklar?n?n yerine kat veya kahveyi koymu?lard?. (yazar?n notu) 11 ?ay?n e?de?eri, Myanmar’?n baz? b?lgelerinde ?i?nenen salamura ?ay yapra?? leppet-so olabilir. (yazar?n notu) 12 Etiyopya, geleneksel olarak H?ristiyan bir ?lkedir, h?lbuki kahve ?slamla ili?kilendirilir; ge?mi?te ya?anm?? bir durum kahvenin Etiyopyal? H?ristiyanlara yasaklanmas?na sebep olmu?tur. (yazar?n notu) 13 Starbucks taraf?ndan sat?lan buzlu kahvenin ticari markas?. (e.n.) 14 Sudanl? etnik bir grubun ?yesi. (?.n.) 15 Fr. “Frans?zca biliyor musun?” (?.n.) 16 Ritim vurgusunun do?al ak??taki g??l? vuru?a de?il, ?l??n?n hafif vuru?lar?na rastlamas?. Aksat?m. (e.n.) 17 Brezilya k?kenli bir m?zik ve dans t?r?. (e.n.) 18 Bir makineli t?fek t?r?. (e.n.) 19 ?la? yap?m? ve parf?meride kullan?lan kokulu bir t?r re?ine. (e.n.) 20 Bir t?r sar?k. (e.n.)
Íàø ëèòåðàòóðíûé æóðíàë Ëó÷øåå ìåñòî äëÿ ðàçìåùåíèÿ ñâîèõ ïðîèçâåäåíèé ìîëîäûìè àâòîðàìè, ïîýòàìè; äëÿ ðåàëèçàöèè ñâîèõ òâîð÷åñêèõ èäåé è äëÿ òîãî, ÷òîáû âàøè ïðîèçâåäåíèÿ ñòàëè ïîïóëÿðíûìè è ÷èòàåìûìè. Åñëè âû, íåèçâåñòíûé ñîâðåìåííûé ïîýò èëè çàèíòåðåñîâàííûé ÷èòàòåëü - Âàñ æä¸ò íàø ëèòåðàòóðíûé æóðíàë.